Çocuk Koruma ve Koruyucu Aile Konusunda Panel

TC. Frankfurt Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği ve Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği tarafından ortaklaşa düzenlenen “Türkiye’de ve Almanya’da Gençlik/Çocuk Koruma ve Koruyucu Aile” konulu 50’den fazla konuyla ilgilenen katılımcının takip ettiği panelde çocuk koruma ve koruyucu aile konusu ele alındı. Panelin moderatörlüğü eğitimci ve Hessen Eyaleti Eğitim Bakanlığı veli eğitim programı ELAN multiplikatörü Aygül Klein tarafından yapıldı. Aygül Klein, kısa giriş konuşmasında Türk toplumunun yıllardır adeta kanayan yarası olan Alman makamlarının Türk çocuklarına el koyması ve koruyucu aile konusundaki geçmiştede çeşitli etkinlikler yapıldığını söyleyerek bugünkü etkinliğe de çok sayıda katılımcı olmasına duyduğu memnuniyeti ve panelin hayırlara vesile olmasını diledi.

GÜNCEL - 12-02-2024 12:52 2592 kez okundu.

Çocuk Koruma ve Koruyucu Aile Konusunda Panel
Advert

 

Programa İstanbul‘dan katılan Sosyal Hizmet Uzmanı Fatih Kılıçarslan yetim ve öksüz büyüdüğü kendi biyografisinde de konunun ayrı bir değeri olduğuna değinerek başladığı konuşmasında Osmanlı İmparatorluğu‘ndan günümüze kurumsal çocuk bakımı hakkında özet bilgi verdi. Çocuk Islahhanesi (Sanayi Mektebi), Darüşşafaka (Şefkat Evi), Darul Eytam (Yetimler Yurdu) Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulmuş çocuk yardım kurumlarıdır. Osmanlınının sön yıllarında kurulan Himaye-i Etfal Cemiyeti ise 1935 yılında Çocuk Esirgeme Kurumu adını almış ve günümüzde faliyetlerini Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çatısı altında devam ettirmektedir.

Sosyal hizmet uzmanı Fatih Kılıçarslan konuşmasında; Çocuğun öğrenmesi, taklit yoluyladır. Ailede anne, babasını taklit ederek öğrenir. Çocuğun çevresinde sağlıklı rol ve modeller çocuğun bilgiyi kullanabilme, problem çözebilme ve davranışa dönüştürme becerisini geliştirir. Anne ve babanın çocuğa sevgisini dengeli, sürekli, tutarlı bir biçimde vermesi en az çocuğun beslenmesi kadar önemlidir. Bilimsel araştırmalarda kısa süreli de olsa anne-çocuk ayrılıklarının sonuçları ve etkileri incelenmiştir. Annesi vefat veya terk etse bile çocuğa bakım veren kişinin sık değişmediği ve çocuk ile iyi ilişkiler geliştirilmiş olması durumunda, çocukların bu ayrılıktan travmatize olmadığı ve en az düzeyde etkilendikleri hatta yeni deneyimler kazandıkları için gelişimlerine olumlu katkıda bulunduğunu göstermektedir. Koruyucu aile, kurum bakımına alınan çocuklarımıza, ebeveyn yoksunluğunu hissetmemeleri adına “yeni bir aile” sunan bir bakım modelidir. Koruyucu ailenin gelişim dönemlerinde çocuğa “sağlıklı ebeveyn” modeli ile sevgi ve güven verebilecek bir aile olduğunu söyledi.

Kılıçarslan devlet denetiminde kurumsal çocuk bakım merkezlerinin yanında gerekli şartları yerine getiren koruyucu ailelerde devlet/sosyal kurumlar denetiminde öz ailesince çeşitli nedenlerleri bakılamayan çocuklar koruyucu aile tarafından bakıldığını belirtti. Türkiyede 2002 yılında 500 koruyucu aile yanından 515 çocuk himaye edilirken 2023 yılında 7.817 ailenin yanında 9.335 çocuk himaye edilmekte ve bu yükseliş trendinin önümüzdeki yıllarda da devam edeceği tahmin edilmektedir.

Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği Koordinatörü ve Frankfurter Verband Göçmenler Danışmanı Dr. Hüseyin Kurt, Alman makamlarının Müslüman/Türk çocuklarına “el koyarak”, kendi yasalarına göre koruma altına almasının yıllardır iki ülke arasında ciddi polemik konusu olduğunu, belirterek, bu panelin amacının konunun polemikten uzak, çözüm amaçlı bir istişare olduğunu söyledi. Türk medyası Alman makamlarının çok çabuk Müslüman/Türk çocuklarına el koyarak daha çok Alman Hıristiyan koruyucu ailelere vererek adeta Türk çocuklarını “Hıristiyanlaştırmayı hedeflediğini ve zaman zaman bu tür haberler nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkileri gerecek noktaya geldiğini belirten Dr. H. Kurt, Alman makamlarının da böyle bir amaçları olmadığı, mahalli gençlik dairelerinin tamamen haklı ve kanuni yükümlülükleri gereği çocukları koruma altına almak zorunda kaldıkları ve yeterli Türk/Müslüman bakıcı aile olmadığı için Alman/Hıristiyan ailelere vermek zorunda kaldıkları yönünde savunma yaptıklarını, hakikatın ise bu iki, kendini savunan görüşün ortasında bir yerde olduğunu söyledi.

Dr. H. Kurt konuşmasının devamında konu ile ilgili aktuel istatistiklere değinerek Almanya’da Gençlik Dairelerinin refakatsiz gelen sığınmacı çoçuklar harici 37.880 çocuğun 12.541’i yani % 33’ü yabancı kökenli olduğu, 0-17 yaş arası çocukların % 73‘den fazlasının yabancı kökenli olduğu Frankfurt’ta gençlik dairesi 2022 yılında % 63’ü yabancı kökenli 535 çocuğu koruma altına aldığını, 2021 yılı verilerine göre Almanya gençlik ve çocuk desteği icin Almanya 32 milyar Avro bütce ayırmış olduğunu, bunun 41 milyona Avro‘ya yakını çocuk kreşleri 14 milyarı Avro‘su ise gençlik dairelerinin el koyduğu çocuklar için yaptığı hizmetlerinde içinde olduğu çocukları topluma kazandırma hizmetleri için yapılan harcamalar olduğu 2021 yılı verilerine göre 87.300 koruyucu ailede 122.700 çocuğun himaye edildiği bilgisini verdi.

Alman Gençlik Dairelerinin Müslüman/Türk çocukları da dahil, çocuklara genelde haklı sebeplerden ve kendilerine verilen kanuni yükümlülüklerden el koyduğunu belirten Dr. H. Kurt, diğer sosyal, alanlarda olduğu gibi bu alandada Türk toplumu ve kendisini temsil eden STK’ların kendi üzerine düşeni yapmadığını, yapılmakta olan bu önemli panele STK’lar adına yok diyecek kadar az olmasının bunun bir göstergesi olduğunu söyledi. Dr. H. Kurt Almanya‘da sosyal hizmetlerin çok büyük bir bölümünün doğrudan devlet eliyle değil “Subsidiaritätsprinzip” denilen yerindelik prensibine göre taşıyıcı altı büyük (Caritas, Diakonie, AWO, DRK, Paritätischer Wohlfahrtsverband ve Jüdischer Wohlfahrtsveband) sosyal hizmet taşıyıcı kurum tarafından verildiğini belirterek, 1940-50’li yıllarda Federal Almanya’nın kuruluş döneminde kalma bu dönemde günümüze süre gelen migrasyon sonucu ülkenin demografig, sosyolojik ve dini mensubyet yapısında önemli değişiklikler olduğunu ve mevcut sosyal hizmet taşıyıcısı kurumların Hıristiyanlıktan sonra 5,5 Milyon nüfusla en yoğun ikinci dini cemaati temsil eden Müslümanları doğrudan temsil onların ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduklarını, Diakonie, Caritas veya Jüdischer Wohlfahrtsvreband benzeri Müslümanları temsilen bir sosyal hizmet taşıyıcı kurumun oluşturulmasının elzem olduğunu, geçtigimiz Federal Hükümetler döneminde Deutsche Islamkonferenz (DIK) Alman İslam Konferansı konuyu ana tema olarak gündemini aldığını, ancak başta Müslüman dini cemaatler olmak üzere Müslüman/Türk STK’larının bu konunun önemine halen kavramadıklarını tesbit etti ve bu konuda ilerleme kaydedilip Müslümanları temsilen sosyal hizmet taşıyıcı kurumlar kurulmadıkça, gençlik/çocuk koruma, koruyucu ailede dahil tüm sosyal hizmetlerinin her alanında Müslümanlarla ilgili sosyal hizmet alanlarındaki sorunların kökten çözülemiyeceğini söyledi.

Pedagog, Sosyal Hizmetler Uzmanı ve aynı zamanda Aile Danışmanı olan Haluk Kaya, Gençlik Dairelerinin Türk çocuklarını himayesine aldığı durumları örneklerle açıkladı. Kaya, Gençlik Dairelerinin, genellikle mevcut yasalar2 ve kendilerine verilen görevler çerçevesinde, haklı nedenlerle bu çocukları koruma altına aldığını belirtti. Çocukları koruma altına alınan ebeveynlerin, durumu kabul etmeleri ve Gençlik Dairesi ile dürüst ve yapıcı bir diyalog kurmalarının önemine vurgu yaptı. Ayrıca, çocuğun ailesine geri dönme olasılığının yüksek olduğunu belirtti.

H. Kaya, genellikle Müslüman/Türk koruyucu aile bulunamadığı durumlarda Türk çocuklarının Alman/Hırvat ailelere yerleştirilebildiğini ifade etti. Koruyucu aileye yerleştirme koşullarını ve devlet tarafından yapılan ödemeleri özetledi. Temel şartlar arasında, koruyucu kişinin 18 yaşını doldurmuş olması, bekar ya da evli olması, fiziksel ya da zihinsel bir hastalığının bulunmaması, çocuğun temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir gelire sahip olması, çocuğun yaşaması için uygun bir ev ve dış koşullara sahip olması, çocuğun eğitimi ya da yetiştirilmesi konusunda deneyime sahip olması, ve Almanca bilmesi yer alıyor. Bunun yanı sıra, koruyucu bakıcının kişisel uygunluğu ve işbirliği yapma becerisi de önemli. Çocuğun yaşına bağlı olarak, ayda 700 ila 900 Avro arasında temel ihtiyaçlar için ödeme yapılırken, koruyucu aileye yerleştirme için 275 Avro ödenir. Eğer çocuk koruyucu ailede iki yıldan uzun kalırsa, koruyucu aileye yasal çocuk parası ödenir.

Koruyucu aile olan Beytullah Gelgeç, duygu yüklü konuşmasında koruyucu aile olmadan Afrika’da bir yetim çocuğa bir hayır kuruluşu adına maddi destek vererek velilik yaptığını, yine aynı hayır kuruluşu adına Afrika’da görev yaparken kendi öz evladı gibi sevdiği bu çocuğu görme ve şefkatle kucaklamanının manevi hazzını yaşadığını belirterek Almanya’da da bir çocuğa bakma imkanı araştırdığını ve bunun koruyucu aile olmakla mümkün olduğunu gördüğünü belirterek, eşinin de rızasını aldıktan gerekli müracat ve prosedürden sonra koruyucu aile statüsünü aldığını söyledi. Koruyucu aile olmasından kısa bir süre sonra mahalli Gençlik Dairesi‘nin kendilerini arayarak süreli olarak Müslüman bir çocuğun kısa süreli bakımını teklif ettiğini ve bunu hemen kabul ettiğini ve takriben 8 yıldır severek ve manevi hazzını duyarak ailecek kendi çocuklarından hiç ayırmadan bu çocuğa bakmakta olduğunu anlattı ve panele katılanlara kanuni şartları yerine getirmeleri halinde mutlaka koruyucu aile olmak için gerekli müracati gerekli girişimde bulunmalarını tavsiye etti.

Panalistlerin konuşmalarından sonra katılımcıların görüşleri dinlendi soruları cevaplandırıldı.

Panele katılan Muavin Konsolos Büşra Sarı yaptığı kısa kapanış konuşmasında katılımcı ve panelistlere teşekkür etti. TC Frankfurt Başkonsolosluğunun Gençlik Dairelerinin Türk Çocuklarını koruma altına alması ve koruyucu aile konularına önem verdiğini, konu ile ilgili geçmişte de benzeri toplantılar düzenlendiğini TC Frankfurt Başkonsolosluğu’nun konu ile ilgili danışmanlık hizmeti veren uzman istihdam ettiği bilgisini veren B. Sarı TC Düsseldorf Başkonsolosluğu Aile ve Sosyal Politikalar Ataşeliği ilede konusu üzerine yakın istişare içerisinde olduklarını söyledi.

Etkinlik ile ilgili kısa bir değerlendirme yapan Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği Koordinatörü Dr. Hüseyin Kurt, TC Frankfurt Başkonsolosluğu Eğitim Ataşeliği ile ortaklaşa planlanan ve gerçekleştirilen panelin son derece verimli geçtiğini belirterek Hessen Eyaleti’ndeki Türk toplumunu ilgilendiren diğer konular ile ilgili aynı formatta etkinlikler düzenlemeyi sürdürmeyi amaçladıklarını belirtti ve sağlık nedeni ile panele teşrif edemeyen Eğitim Ataşesi Dr. Muhammet Fatih Kılıç’a panelin planlama safhasındaki katkıları için teşekkür etti.

 

https://aile.gov.tr/koruyucuaile/koruyucu-aile

 

 

 

 

Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
 Anıtkabir, 23 Nisan'da 100 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı

Anıtkabir, 23 Nisan'da 100 bini aşkın ziyaretçiyi ağırladı

24-04-2024 - GÜNCEL

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, dayanışma için Gaziantep'e geldiğini belirtti

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier, dayanışma için Gaziantep'e geldiğini belirtti

24-04-2024 - GÜNCEL