https://www.avrupaolay.com/files/uploads/user/63325.jpg
Kudret Erdem
Advert

HAYAT ESKİDEN Mİ GÜZELDİ NE !...

06-11-2022 23:07 9506 kez okundu.

 

Yeni Cumhuriyetimiz delikanlılık yaşındayken bizler dünyaya gelmişiz. Atatürk ile yoğrulduk, Cumhuriyetle büyüdük bizler.

Aydınlık Türkiye’nin çocuklarıyız. 70 yıldaki değişimi çok net gözleyebiliyoruz. Anadolu kökenli olup da yaşı 70’i deviren bizlerin hikayesi hep aynıdır...

Bizim o yıllarda çocukluğumuz hep sıkıntılı geçti. Her nedense ergenliğe geç girdik, çocukluğumuz uzun sürdü. 1950’li yıllar, kapalı ekonomi, sadece devletten maaş alanlarda para var, diğer vatandaşların parayla bir işi yok, herkes ne üretirse onu tüketirdi.

Bağında bahçesinde ne yetiştiriyorsa, onu yiyip onu içiyordu. Tarlasından ekin geliyor, harman yapıp buğday elde ediyor, kışlık ununu, bulgurunu hazırlıyor, bağından dut ve kayısı geliyor pekmezini kaynatıyor, dana, koyun, keçi kesiyor kışlık kavurmasını hazırlıyor, her evde zaten inek, koyun var, tereyağını bunlardan temin ediyor, tavuk beslediği için yumurtasını da buradan temin ediyor. İŞTE BÖYLE GÜZEL BİR HAYAT!

Komşular arasında inanılmaz bir dayanışma, kimse aç ve açıkta kalmazdı. Kimse kimseye üstünlük taslamaya kalkmazdı. Kimsenin gizlisi saklısı yoktu, açık bir hayat yaşanırdı. Herkes herkesin yardımına koşardı. Bağ bozumunda, ekin ekilirken, harman kaldırılırken, bulgur kaynatılırken, yarma dövülürken, aileler imece yöntemiyle birbirlerine yardım ederlerdi. O GÜNLER MUTLU GÜNLERDİ!

Daha doğrusu küçük şeylerden mutlu olmasını iyi bilirdik. Uzun kış gecelerinde isli çaydanlıkta demli çayın tadı hala damaklarımızda durur. O yıllarda öğrenciler arasında eşitlik vardı, hepimiz siyah önlük beyaz yaka takardık, çantalarımız beyaz bezden dikilmişti. Kitap ve defterlerimizin kirlenmemesi için özenle kaplardık. Okulun ilk günü defter-kitap nasıl kaplanır öğretmenlerimiz bunu öğretirdi bize. Tahtadan, telden, ağaç dallarından oyuncak yapardık. YARATICI, YETENEKLİ, PAYLAŞIMCI ÇOCUKLARDIK BİZ!

Tahta sıralı, teneke sobalı sınıflarda, karatahta başı heyecanlar yaşadık biz. Nohutlu ve fasulyeli matematik derslerimiz olurdu. Andımızı, Gençlik Marşımızı, Cumhuriyet Şiirlerimizi hep birlikte söylerdik.

Uzun kış gecelerinde uyuklayarak büyüklerimizden dinlediğimiz masallar, babalarımızın askerlik anılarını dinlediğimiz o güzel ve heyecanlı geceler. O yıllarda bütün olumsuzluklara rağmen, bütün yokluklara rağmen o günlerin zevki ve tadı başkaydı. Şimdi dünyamız teknolojik gelişmelerle dolu, bilgisayar, internet, cep telefonu, televizyon, kredi kartı, iletişim ve ulaşımla ilgili akıl almaz olanaklar var. İnsanların bir eli yağda bir eli balda. AMA HUZUR YOK...

İnanılmaz bir, paylaşım kavgası yaşıyoruz. Neden mi? Bizi biz yapan değerler kayboldu da ondan. Vefalı dostluklar, ölesiye arkadaşlıklar, derdini dert edinen komşuluklar yok artık. Sevgili okurlarım, çocukluk ve gençlik hatıralarımın (mızın) bir parçasını özet olarak sizlerle paylaşmak istedim. Bu konuda görüşlerinizi yazarsanız memnun olurum. Sizlere sağlıklar diliyorum..

Sosyal danışman.

Kudret Erdem. Dieburg.

Yaşadığımız sürece dikkat etmemiz gereken konular.

1. Cahil ile dost olma. İlim bilmez, söz bilmez. Sonunda üzülürsün.

2. Saygısızla dost olma. Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez. Sonunda üzülürsün. 3. Görgüsüzle dost olma. Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez. Sonunda üzülürsün.

4. Ukalayla dost olma. Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur. Sonunda üzülürsün.

5. Namertle dost olma. Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez. Sonunda üzülürsün

 

 

Neler Söylendi?