Y.Mimar-Yazar Hasan KÖKMEN
Hakkında Kısaca…
Gaziantep’ in Nizip İlçesine bağlı Erenköy köyünde dünyaya gelen Hasan Kökmen; ilk, orta ve lise eğitimini Gaziantep’te tamamladıktan sonra, 1995 yılında Dicle Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Mimarlık bölümüne girmiş ve 2000 yılında mezun olarak Mimar olmuştur. 2000 yılından 2012 yılına kadar özel sektörde hem yurtiçi hem de yurtdışında Mimar olarak değişik firmalarda çalışmıştır. Bu arada 2010 yılında Azerbaycan Mimarlık ve İnşaat Üniversitesinde Restorasyon alanında yüksek lisansımı yaparak Yüksek Mimar olmaya hak kazanan Kökmen, 2012 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesinde devlet memuru kadrosunda; mimar olarak vazifeye başlamıştır. Sırasıyla; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kültür Varlıkları Projeler Müdürlüğünde ve Boğaziçi İmar Müdürlüğünde çalıştıktan sonra Gaziantep’e dönerek, Gaziantep Büyükşehir Belediyesin de çalışmaya başlamıştır. Şu anda yüksek mimar, restorasyon uzmanı, erişilebilirlik danışmanı, yazar ve şair kimlikleriyle Gaziantep’e hizmet etmeye çalışan Kökmen’in; İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ailesi Dergisinde ve internet ortamında onlarca makalesi ve köşe yazısı yayınlanmıştır. Yayınlanmış dört kitabı bulunmaktadır. İlk kitabı 2015 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından yayımlanan ‘’Umudun Gözyaşında Şiir’’ kitabıdır. Sonrasın da 2016 yılında yayımlanan ‘‘Yüreğimin Her Odasında Aşk’’ 2017 yılında yayımlanan ‘‘Bir Varmış Hep Yokmuş’’ ve 2020 yılında yayımlanan ‘’Artık Şiirlerim Konuşacak’’ isimli kitapları edebiyat severlerin beğenisine sunulmuştur.
HERKES İÇİN ERİŞİLEBİLİRLİK VE EMPATİ
Aslında küçük sihirli dokunuşların yeterli olacağı engelsiz bir dünya yaratma hayalini; zorlaştırmak, çözümsüzlük noktasına taşımak adına, olumsuz manada elimizden gelen her şeyi yaparak engel oluyoruz galiba. Bakarsanız çözümü hiç de zor değil aslında bu problemin!.. Biraz duyarlılık, biraz iyi niyet, biraz empati ve biraz da olmazsa olmaz insan sevgisi tabi ki! Bize gerekenler sadece bunlar.
Erişilebilirlik denildiğinde hepimizin aklına daha çok engelli bireylerin yaşadığı sorunlar geliyor doğal olarak. Ama erişilebilirlik kavramı aslında engelli bireyler ile birlikte hareket zorluğu yaşayan herkesi kapsamaktadır. Yaşlılar, aşırı kilolu ya da zayıf insanlar, kısa boylu yada uzun boylu insanlar, çocuklar, anneler vs. bunların hepsi erişilebilirlik kavramı içinde değerlendirilmesi gerekiyor. Onun içindir ki ‘’herkes için erişilebilirlik’’ diyoruz dostlar!
Sevgili dostlar; çok beğendiğim bir çizimi; siz değerli okurlarım ile paylaşmak isterim. Çizimi görünce sizin de benimle aynı duyguları paylaşacağınıza eminim. Kendimize küçük şeyleri ne kadarda problem ettiğimizi ve sahip olduğumuz en büyük zenginliğinde sağlığımız olduğunu ne kadar da güzel özetliyor değil mi? Bu hayatta hepimiz birer engelli adayıyız unutmayalım lütfen!
Yaşam alanı dediğimiz zaman aklımıza genel anlamda bir bütün olarak tüm yeryüzü, özelde ise bizler için yapılan bütün mekanlar gelir. Bütün canlıların yeryüzünde rahat yaşaması tasarladığımız mekanların rahatlık kelimesinin anlamını tam olarak karşılayabilecek işlevde olması ile doğru orantılıdır. Bunun içindir ki bizler içinde yaşadığımız mekanların rahatımıza uygun duruma getirme noktasında gayret sarfetmekteyiz. Son günlerde sıkça duyduğumuz bazı ifadeler hiç dikkatinizi çekti mi acaba ? Engelsiz Şehir, engelsiz turizm, engelsiz hayat, engelsiz iş, engelsiz eğitim kısaca hepsinin özeti engelsiz dünya! Bu ifadeleri artık gündelik hayatımızda sıkça duymaktayız. Bu kavramın gündem de olması sevindirici toplumumuz açısından elbette. Çünkü seksen beş milyon nüfusumuzun yaklaşık 9 milyona yakını engelli bireylerden oluşuyor. Bu gerçeği hiçbir şekilde göz ardı etme şansımız yok. Bundan dolayıdır ki; kendi çevremizde engelsiz bir yaşam inşa etmek zorundayız. Zira inşa edeceğimiz çevrenin şartlarının; engelli, yaşlı, çocuk yani hareket kısıtlılığı olan bütün insanlar için önemi, sağlıklı insanlara göre çok daha fazla önem arz ediyor.
Mimari çevreleri ve şehirleri inşa eden biz teknik elemanların (mimar, mühendis, şehir plancıları, peyzaj mimarları...v.b) üzerine çok büyük yükler ve sorumluluklar düşüyor malumunuz. Bizlerin tasarladığı ve inşa ettiği mimari çevrelerde olumsuz şartlar, hareket kısıtlılığı olan insanları engelliyor ve zorluyorsa, sosyal yaşama ve toplum faaliyetlerine katılmalarını önlüyorsa, insani değerler ve insan hakları noktasında ciddi sorunlar var demektir. Bu hak ihlalinde en büyük sorumluk bizlere düşüyor kesinlikle. Ayrıca bu durumu önleme noktasında önce devlete, sonra yerel yönetimlere ve her bir bireye de çok ciddi sorumluluklar düşüyor. Bu durumun çözümü ise kesinlikle insanların eğitiminden ve bilinçlendirilmesinden geçiyor. Her konuda olduğu gibi ‘‘eğitim şart’’ ifadesi bu durumda da karşımıza çıkıyor.
Engelliler evlerinden çıkarak sosyal hayata katılmak, üretken olmak istiyorlar, bunun için şehirsel çevre ve mimari çevre onlara asla engelleyici olmamalıdır. Biz yerel yönetimler ve teknik elemanlar engel olmayalım yeter ki! Bu çok zor bir durum olmasa gerek, küçük sihirli dokunuşlarla olumsuz birçok durum düzeltilebilir rahatlıkla. Son zamanlarda ulaşılabilir ve engelsiz bir dünya için belli standartların uygulamaya konulmasıyla engelli veya hareket zorluğu çeken insanların rahat içinde hareketlerine, yaşamlarına imkan veren mimari çevrelerin rahatlıkla elde edilebildiğini görüyoruz.
Sonuç olarak; yapacağımız şey çok basit aslında sevgili dostlar, tasarladığımız tüm yapıları erişilebilirlik standartlarına göre tasarlamak. Zira sağlam bireyler erişim zorluğu yaşayanların kullandıkları mekanları çok rahat kullanabildiğini ama bir erişim zorluğu yaşayan kişinin sağlam bireylerin kullandığı her mekanı kullanamadığını görüyoruz.’’ İşte çözüm bu kadar basit aslında, biz teknik elemanlar tasarımlarımızda, farkındalık yaratmak ve insanlarımızı bilinçlendirmek noktasında herkesten daha fazla sorumluluk hissetmeliyiz. Bunu başardığımız zaman; olumsuz örneklerin hızla azaldığını, engelsiz şehirlerin hızla arttığını göreceğiz.
Engelsiz bir dünyanın hepimizin ortak hayali olması temennisiyle…
Hasan KÖKMEN
Yüksek Mimar-Yazar
Kaynak: Bir Varmış Hep Yokmuş (Hasan Kökmen)
Karikatür: Mimar Cemil Açıkkol