https://www.avrupaolay.com/files/uploads/user/55579.jpg
Güzin Bakışoğlu
Advert

KAHRAMANLIK DESTANI YAZMIŞ GAZİ ŞEHİR

22-09-2015 00:16 64360 kez okundu.

Merhaba Sevgili Okurlar,

Nefes aldığımız müddetçe hepimiz için çok önemli olan günler, aylar veya yıllar vardır... Aslında hep aklımızda tuttuğumuz ama unutulabileceği kaygısıyla da takvimlere yazdığımız özel günlerimiz vardır... Gururla göğsümüzü kabartarak, gözlerimiz yaşlanarak kutladığımız değerli yıldönümleri vardır, bilirsiniz...

Yediden yetmişe bütün Gazianteplilerin takvimlere değil de, yüreklerine yazdıkları bir gün var ki… İşte o gün 25 Aralık... Tamamlayacak olursak 25 Aralık 1921.

Peki, ne olmuş o tarihte ve ondan önce? Birinci Dünya Savaşı sonrası 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalanır. O zamanki adıyla Antep önce İngilizlerin, arkasından da Fransızların işgaline uğrar. Yöre halkı art arda gelen işgallere YETER! Der ve akıllara durgunluk veren bir güçle, kanlarının son damlasına kadar işgal kuvvetlerine karşı direnişe geçer. Canla başla bütün imkânsızlıklara rağmen memleketlerini savunurlar.

11 ay boyunca süren zorlu savunmada 6317 şehit verilir. Güzel Antep'in kahraman halkı inanılmazı başarır, kahramanlık destanını yazar, işgalden kurtulur ve topraklarından düşmanı sonsuza değin kovar. TBMM 6 Şubat 1921 de Antep'e, halkının kahramanca yaptığı savunmadan ötürü GAZİ unvanı verilmesine karar verir. 8 Şubat 1921 tarihinde karar Resmi Gazetede yayınlanır ve yürürlüğe girer. Tarih 25 Aralık 1921 gösterdiğinde de son Fransız Gaziantep'i terk eder. İşte o gün, Antep'in Kurtuluş Günü olarak tarihe geçer.

Her yıl, ölçüsü hiç değişmeyen büyük bir heyecan ve coşkuyla da hak ettiği gibi kutlanır.

Bu sene 90. yıldönümü kutlanacak olan Gaziantep'in kurtuluş günü, böylesine bir kahramanlık destanı. Öyle iki cümleyle anlatılıp anlaşılmaya hiç yetmez. O zamanki koşulları ve art arda neler olup bittiğini anlamak gerek. Kadın-erkek, genç-ihtiyar, çocuk demeden canlarını verme pahasına vatanlarını savunan Gazianteplileri ve tarihini anlamak için sizleri bu kez Gaziantep'te bulunan “Gaziantep Savaş Müzesi'ne“ davet ediyorum.

Haydi merakınız bol olsun.

 

GAZİANTEP SAVAŞ MÜZESİ

“Her milletin bir tarihi vardır. Tarihimizi bugünkü ve gelecek nesillere ne kadar şuurlu ve canlı duygularla aktarabilirsek geleceğe o ölçüde güvenle bakarız” düşüncesiyle yola çıkan

Gaziantep Şahinbey Belediyesi, 2007 yılında bu anlamlı müzeyi hayata geçirir ve şehrin kültür ve turizmine de önemli bir katkıda bulunur.

Kurtuluş Savaşı'nda Gazianteplilerin özverisini ve kahramanlığını anlatan ilk ve tek müze olan Gaziantep Savaş Müzesi, Şehreküstü bölgesi Suyabatmaz mahallesinde ve Şehitler Parkı'nın hemen yanıbaşında yer alıyor. Antep Savunmasında vatan için canlarını kaybeden şehitler, önce Şehitler Parkı'nda bulunan şehitliğe defnedilmişler. Neresinden bakarsanız bakın müzenin konumu da çok anlamlı.

Antep eşrafından Hüseyin Nakıpoğlu tarafından Şahinbey Belediyesi'ne bağışlanan asırlık bir Antep evi özenle restore edilip müze olarak kullanıma açılmış. 12 odası, avlusu ve geniş bir doğal mağarası var. Giriş ücretsiz. Kapısı da herkese açık müzenin...

Bu kadar ön bilgi yeter. Şimdi Müzeyi gezmeye başlayalım.

Şehirde kime sorsanız size hemen tarif edeceği müzenin girişi Şehitler Caddesi üzerinde 192 numaralı hanede. Durun! Sakın hemen içeriye girmeyin. Önce giriş kapısının hemen sağ üst köşesinde bulunan yazıyı okuyun:

“Dur dünya! Selam dur. Burası Antep!

İstiklali için ayağa kalkan

Madalya, mükâfat istemeyen

Mezarsız ölülerin şehri!

Antep düşerse dara

O şehitlerin torunları,

Vatan için bayrak için

Dimdik ayakta!”

İçeride sizi nelerin beklediğini girişteki yazıdan zaten anladınız. Hazır olun. Bir duygu yoğunluğunda gezeceksiniz burayı ve kalpleri vatan sevgisiyle dopdolu Anteplilerin yazdığı kahramanlık destanı çeşitli belgeler ve sahnelerle belleğinizdeki yerini alacak.

Kapıdan adımınızı attığınız an, müzenin güler yüzlü görevlileri tarafından karşılanmanın da ayrıcalığını yaşayacaksınız. Önce birkaç ağacın çevrelediği avlunun ortasında savaş zamanı Gaziantep Kalesi’nden indirilip, düşmanın modern top tüfeğine karşı kullanılan ramazan topunun bir benzeri karşınıza çıkıyor. Fransızlar harpten sonra aslını alıp, Antep Destanı'nı anlatsın diye Paris'e Askeri müzeye götürmüşler. Avluda ramazan topunun sağına soluna da ziyaretçilerin oturulabilecekleri banklar yerleştirilmiş.

Şimdi iki katlı tarihi taş binaya girelim. Oda duvarlarında Gaziantep Savunmasıyla ilgili belgelerin kronolojik sırayla anlatıldığı onlarca pano yan yana bulunuyor. Kahramanların, semt reislerinin, Antepli yedek subayların, Çete gruplarının fotoğraflarını görebiliyorsunuz.

Küçük Postaları, Dokurcum Değirmeni'nde can veren 14 çocuğu, Küçük Kamil'i, Mağarabaşı Taarruzu' nu, kızını bir mavzere (tüfek) satan babayı, Sarımsak Tepe Taarruzu'nu, işgal sırasında yaşanan açlığı, Musullu Taarruzunu ve Kadınlarımız panolarını okurken VATAN söz konusu olunca Anteplinin, çocuk, kadın, erkek demeden nasıl tek vücut olup mücadele ettiğini ve nasıl CAN FEDA OLSUN dediğine şahit oluyoruz..

Yöre halkının hiçbir yerden yardım almadan açlık içinde, ellerine ne geçirdilerse ve sadece onlarla işgale nasıl karşı koyduklarının hikâyelerini okurken yüreğinizi bir sızı kaplıyor, o günleri birebir yaşıyor, donup kalıyorsunuz.

Sergi alanında ayrıca şehir halkının savunmada kullandığı tabanca, av tüfeği, kılıç, kama, et satırı, kazma, kürek ve nacaklarla gibi şehitlere ait birçok etnografik eşyaların yanı sıra, Antep çete kıyafeti giydirilmiş mankenlerle tasvir edilen Antepli müdafilerin sembolik duruşları dikkat çekici.

Müze’de vitrinler içine yerleştirilmiş birkaç obje var ki görülmeden geçilmemesi gerek. Düşmanın makineli tüfeklerine karşı, Anteplinin otomatik silah sesi çıkaran ve tahtadan yapılmış “TAK-TAKI” aleti, iki bakır sahan arasına söğüt ağacı kömürü, güherçile ve kükürt karışımı ile elde edilen “kara barut” ve demir parçaları konulup bir de fitil ilave edilerek yapılan “SAHAN BOMBASI” insana PES dedirtiyor yani... Od yok, ocak yok! Peki bu nasıl bir yaratıcılık? Nefesiniz kesiliyor doğrusu ve şaşırıyorsunuz.

Her türlü sıkıntıya katlanmışlar ama açlık belini bükmüş kahramanların. Bulabildiklerinde ölmüş hayvan eti ve ot yemişler. Zerdali çekirdekleri görüyorsunuz sergi vitrinlerinde. Sırf savaşacak güce sahip olabilmek için, zehirlenmeyi göze alarak buğday ekmeği yerine zerdali çekirdeği unundan yapılmış ekmekler yemişler.

Antep Harbi yıllarında şehir halkının açlık manzaralarının gösterildiği mutfak sergisi ve sırasıyla kahramanlar odasını da gördükten sonra, artık sıra geldi mağara sergi alanına. Kahramanlar odasındaki gizli geçitten geçerek savaş yıllarının yaşanmış acı dolu hatıralarının canlandırmalarının yer aldığı mağara sergisine geliyorum.

Burası çok etkileyici ve gerçekten çok gerçek düzenlenmiş. Mağarayı camdan yapılmış ve yerden yaklaşık yarım metre yükseklikteki dar bir yol üzerinden dolaşıyorsunuz. İçeride ellerinde Türk bayraklarıyla ve kocaman açılmış gözleriyle sağa sola bakan onlarca minik öğrenci Gaziantep Savunmasını izlemeye, anlamaya gelmişler. Tarihimizi genç nesillere aktarmak… İşte Gaziantep Şahinbey Belediyesi'nin kurduğu bu müze, kuruluş amaçlarından bir tanesine de böylece ulaşmış oluyor.

Çocuklardan gözümü ayırdıktan sonra, hemen karşıma çıkan 1.sahne; “Şehitlerin Nakli” oldu. Aziz şehitlerimizin ilk defnedildikleri yer, Savaş Müzesi'nin hemen yanı başındaki Esenbek (İhsanbey ) Camii haziresi. Canlandırmaysa şehitlerin naaşlarının bugünkü Şehitliğe taşınmasını anlatıyor. Buradaki beş sahne de, heykellerle gerçeğe çok yakın bir şekilde betimlenmiş.

2.sahne: “Çellonun Emine’sinin Savaşa Daveti”.  Kahraman Emine burada halkı düğüne gider gibi savaşa çağırıyor. Şimdi size canlandırmayı yaşayan bir kişinin hikâyesini aktarmak istiyorum. “Antep'te harbin başladığı 1 nisandan bir kaç gün önceydi. Evimiz de Boyacı Camii'nin karşısındaydı. Ben 8-10 yaşlarındaydım. Birden ortalığı bir haykırış kapladı.”

Erkek yok mu? İçinizde erkek yok mu? Düşün arkama! 35-40 yaşlarında bir kadın, elinde ince bir sırık, sırığın tepesinde bir top çiçek, çiçeğin ortasında bir et satırı... ERKEK OLAN ARKAMA DÜŞSÜN! Dükkândan çıkan, eline daraba sopasını alan Emine’nin arkasına düştü. "FRANSIZ ANTEP'TEN GİTSİN" BURASI BİZİM TOPRAĞIMIZ! Diye bağıra bağıra belediye önüne gittiler...” Savaş boyunca her türlü fedakârlığa katlanan Antepli kahraman kadınların ruhları şad olsun.

3.sahne:“Mermi Toplayan Çocuklar” sahnesi; Cephelerde kahramanca boş kovan ve fişek toplayan çocukları betimliyor. Bu sahne küçücük ellerin kocaman bir yürekle Antep Savunmasında ne kadar önemli bir rol aldıklarını göstermiyor mu?

4.sahne: “İmalat-ı Harbiye.” Antepli der ki: “Mademki cephanemiz tükendi, öyleyse onu da biz yapacağız! Tüfekçi, kuyumcu, dökümcü ve demirci ustaları aletlerini alıp gelirler Sabun Hanı'na. Çocuklar cephelerden boş kovan ve patlamamış top mermisi toplarlar. Kadınlar, kızlar evlerinin damından söktükleri tenekeleri ve çinkoları getirirler. Bu sahnede ustalar söğüt ağacı kömürü, kükürt ve güherçileden kara barut yaparlar. Patlamayan top mermilerini bombaya çevirirler. Tenekelerden de fişek yaparlar. İmkânsızlıklar içinde sadece ve sadece vatan sevgisi Antepliyi mucit yapmaya yetmiş.

5. ve son sahne: “Mağaralara Çocuklarıyla Sığınan kadınlar”. İki kadın. Gelin kaynana olmalılar bence. Kilim üstünde yatan bebek kundakta ve bir testi su yanı başlarında. Kilimin kenarında da iki çift kırmızı yemeni tamamlıyor canlandırmayı. Dua eder gibiler. Sanki karanlık günlerden gün ışığına çıkmayı bekliyor gibiler... Mağarada ayrıca Antep savunması ile ilgili görsel bir sunum da yapılıyor. Sakın kaçırmayın.

Anteplilerin vatanını düşmana vermemek için gösterdiği üstün kahramanlığın destanını bütün detaylarıyla görüp anlayabileceğiniz bir mekân burası. Antep'in koca bir orduya dimdik karşı koymasının sırrını anlayabileceğiniz bir mekân...

Mustafa Kemal Atatürk der ki:” Türküm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler.” Ata'mızın ne demek istediğini tüm içeriği ile anlayabilmek için de bu çok iyi hazırlanmış Savaş Müzesi'nin mutlaka görülmesi gerekir diyorum.

MÜZELER KENTİ GAZİANTEP'E böyle bir müze kazandırdıklarından dolayı Gaziantep Şahinbey Belediyesi'ne şükranlarımı sunuyor ve onları tebrik ediyorum.

Sevgili hemşerilerimin 25 ARALIK KURTULUŞ GÜNÜNÜ Candan Kutluyorum. Antep Savunmasıyla ne kadar övünsek azdır. HELAL ve SELAM OLSUN GAZİ ANTEP’e…

 

Tekrar buluşmak üzere, sağlık ve huzurla kalın. O zamana kadar ve her zaman, güzel günler sizin, doğanın bereketi de üstünüze olsun.

 

Kaynakça; Gaziantep Şahinbey Belediyesi Savaş müzesi tanıtım yazısı, Panolarla Antep Harbi. Fotolar: Savaş Müzesi müdürlüğünden

 

 

Neler Söylendi?