Doç. Dr. Çakmak, Alzheimer hastalığının, ilerleyen yaşla görülen bunamanın en sık nedeni olduğunu ifade etti.
Hastalık sebebiyle beyindeki sinirlerin hasarlanıp öldüğünü ve beynin küçüldüğünü belirten Çakmak, "Yakın zaman içinde yaşanılan olaylar ve öğrenilen bilgilerin hafızaya kaydedilememesi en temel bozukluk olarak karşımıza çıkıyor. Bu hastalık unutkanlık ile başlar ve unutkanlık hep ön plandaki şikayet olur." dedi.
Çakmak, Alzheimer'ın sadece unutkanlıktan ibaret olmadığına işaret ederek, "Sıklıkla dil bozukluğu da görüyoruz. Konuşurken nerede kaldığını bilememe, söylenecek kelimeyi bulamama ve anlatılan bir şeyi başkasına aktarmada güçlük en sık gördüğümüz dil bozuklukları. Hastalık ilerledikçe hastalar konuşmaya daha az katılırlar ve genelde kendilerini ifade edemezler." diye konuştu.
Hastalığın ilerlemiş dönemlerinde hastanın, yüzleri, mekanları, hatta kendi evini tanımayabildiğini aktaran Çakmak, işitmeye engel bir hastalık olmamakla birlikte işitme azlığının Alzheimer için risk oluşturabildiğini, semptomların kötüleşmesine neden olabildiğini anlattı.
"Hastalarımızın sevinç ve hüzün gibi duygulanımları azalabiliyor"
Çakmak, hastaların çoğunda psikolojik sorunların sık olduğuna işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Depresyon sık görülmekte. Böyle durumlarda hastalarımızın sevinç ve hüzün gibi duygulanımları azalabiliyor, yaşananlar karşısında etkisizleşebiliyorlar. Bir işe başlamada isteksizlik, çabuk vazgeçme olabiliyor. Kimi hastamız depresyon bulgularının yanı sıra ya da tek başına endişe, panik halinden yakınabilir. Hastalıkları ile ilgili ya da hastalıktan bağımsız gelecek için kaygıları artabilir. İlerleyen hastalık sürecinde bir kısım hastamızda aşırı öfkelenme, bağırma, hatta şiddete başvurma, küfürlü konuşma gibi aslında gerçek kişilik özelliklerinden farklı davranışlar da görebiliriz."
Alzheimer hastalarında uyku bozukluklarını da artan sıklıkta gözlemlediklerine dikkati çeken Çakmak, motor becerilerinde bozulmanın da orta ve ileri evre hastalarda görülebilen diğer fonksiyon bozukluğu olduğunu söyledi.
"Gelecek için umut vadeden sürece girmiş olduğumuzu düşünüyorum"
Çakmak, Alzheimer'ın ilerleyen bir hastalık olduğunun altını çizerek, "İlerleme süreci mevcut ek hastalıklarının varlığı, hastalık öncesi zihinsel ve fonksiyonel durumun iyiliği, araya giren sağlık sorunlarının olup olmamasına bağlı kişisel farklılık göstermektedir. Birçok hasta için tanıdan sonra 8-10 yıl içinde günlük yaşamda başkalarına bağımlı hale gelme durumu oluşur." ifadesini kullandı.
Yeni ilaçların umut vadettiğini vurgulayan Çakmak, şunları kaydetti:
"Tanımlanmış olduğu yüz yılı aşkın süre içinde Alzheimer hastalığı için tedavi seçenekleri sadece şikayetleri hafifletmeye yönelikti. Hastalığın gelişmesini ya da ilerlemesini engelleyen bir tedavi yokken 2 yıl önce Alzheimer hastalığına neden olduğu bilinen amiloid maddesini beyinden temizleyen birkaç ilaç keşfedildi. Devam eden çalışmalarda bu ilaçların hastalığın seyrini değiştirebileceğine dair kanıtlar bulunmaktadır. Bu ilaçlar halen bütün sağlık otoriteleri tarafından onay almamış olsa da gelecek için umut vadeden sürece girmiş olduğumuzu düşünüyorum.
Çalışmalar, düzenli olarak 30 dakika orta tempolu egzersiz yapan kişilerde Alzheimer hastalığının daha az sıklıkla geliştiğini ya da daha hafif seyrettiğini göstermektedir. Ayrıca iyi, kaliteli uykunun zihinsel aktiviteleri iyileştirdiği de gösterilmiştir. Sağlıklı beslenme, özellikle sebzeden ve tahıldan zengin, zeytinyağı ve balık eti içeren diyet ile beslenmenin de Alzheimer gelişme riskini azalttığı ileri sürülmektedir."