https://www.avrupaolay.com/files/uploads/user/49251.jpg
H-Karşıyakalı
Advert

Rüzgar kanatlı çocuklar mevsimi

07-01-2016 22:41 3357 kez okundu.

H. Karşıyakalı

“Mevsim sonbahar
Hüznün kapıları yarı aralık
Kar ve rüzgar ölüm fısıldıyor kulaklarımıza
Amansız limansız acılarla sınanıyoruz, Elbet dağılacak bu karanlık
Elber kırılacak sırtlanların çemberi
Elbet nar çiçeği sabahlara uyanacağız
Gülüşün güneşe yoldaş olsun”

Şair ne güzel tanımlamış yaşadığımız mevsimi. Ne güzel anlatmış dizelerinde. Mevsim sonbahar, yüklenmiş yazın yükünü yürüyor gün gün, yürüyor kışa doğru. Yazın hasadı var sırtında. Umutlar, özlemler, acılar, sevinçler ve en çok çocukların kaybettiği, en çok kadınların yaralandığı, ve en çokta gençlerin ölümle tanıştıkları savaşın çoğalttığı avuç avuç gözyaşıdır yükü mevsimin. Kışa armağanı demek zor, kışa dökümü demek soğuk, kışa mevsim örtüsü demek ürpertici. Ama bir gerçek, ama bir doğru. Mevsim sonbahar ve elde var avuç avuç gözyaşı. Mevsim sonbahar ve elde var hüzün. Mevsim sonbahar ve elde var yangın yeri yürekler.

Mevsim sonbahar, dökülüyor yapraklar. Mevsim sonbahar, sararıyor günün rengiyle nice ömürler. Gün gün mevsimi dokuyor zaman. Gün gün kavgaya giren ammansız sevdalara düşüyor büyük insanlık için. Mevsim sonbahar, güz vakti, yaprak dökümü, bağ bozumu. Gidiyor rüzgar kanatlı çocuklar rüzgar kanatlı atlara binerek bir sabahtah bir sabaha. Mevsim sonbahar, doğa yeniliyor kendini, kendi evrimini yaşıyor. Yeşil dallarında sararıyor yapraklar, düşüyor toprağa. Sarı bir örtüye sarılıyor toprak. Rüzgar kanatlı çocuklar rüzgar kanatlı atlara binerek koşuyor umutları sarartmamak için, özlemleri sarartmamak için, yürekleri karartmamak için.

Mevsim sonbahar, genç ölümlerle değişiyor mevsimler bu yüzyılda. Bu yüzyılda mevsimlerde mevsimince yaşanmıyor. Her gün genç ölümlerle uyanıyor insanlık bir sonraki güne. Savaş denen haklısı, haksızı demeden en çokta çocuklar, en çokta kadınları, en çokta yaşlılar ve illede insanlık ölüyor, yarının geleceği gençlik kaybediliyor. Bugün bölgemiz, bugün komşularımız, bugün sınırlarımızda sürüyor en korkuncundan, en barbarından, en ırkçısından, insanlığı karanlığa boğan en karasından. Cennete gitmek adına yeryüzünü cehenneme çeviriyorlar. Cennetlik bir yaşam iddiasıyla insanlığa bugün cehennemi yaşatıyorlar. Ahiret sofrasında yok yok olmayacak diye yeryüzü sofrasına insana zulümden tas tas kon koyuyorlar.

Önümde bir resim. Hafif sakalları uzamış. Gözleri pırıl pırıl, yıldızları kuşanmış bir genç ömür. Genç bir aydını memleketin, aydınlık yüzü uzayan sakalları, gülümseyen yüzünde umutları kondurduğu gamzesiyle. Ardında yaşanacak koca bir yaşam bırakarak, ardında entellektüel, akademik bir yaşam bırakarak, çağının aydın bilinciyle aydınlık yüzünü bırakarak geride, resmi düşmüş gazetelerin sayfalarına. Mevsimleri değiştiren nice genç ölümlerden biri. Bir savaşın genç ölümlere faturası gibi asılı duruyor haberler.

Önümde bir resim, bakmaya kıyamıyor insan. Büyük insanlığın onuru, kardeşliği, özgürlüğü, barışı için ve toplamında savaşsız bir dünya için bastığı topraklarda, büyüdüğü topraklarda, düştüğü topraklarda umut insanda dercesine gökyüzünün derinliklerinden yeryüzüne bir bir bakış. İşitilmeyen bir ölüm değil onunki, işitilen bir ölüm. Bu ölüm başka ölüm, başkası ölmesin diyen ölüm. Şair “her ölüm, erken ölüm, genç ölen mintanıyla gömülür” diye seslenir dizelerinde. Mintanıyla gömülen gençler adına insanın onuruna sahip çıkması demek, mirasına da sahip çıkması demektir. Bu genç ömürler aydınlık yarınların mirasıdır bugünden.

Rüzgarların koynunda büyüyor ömrümüz. Rüzgarla savruluyor dört mevsim direnişle, yedi iklim zamanla, altı kıta insanlıkla. Rüzgar kanatlı çocuklar mevsimindeyiz. Şairin dediği gibi “Açmaz amaçamaz deme, bu nar çiçeği, açacaktır eblet, bizim caddelerimizde de bayram olacak.” Savaşsız, zulümsüz gecemiz, gündüzümüz, yaşanan ömrümüz olacak bu memlekette. “Nar çiçeği sabahlara uyanacağız”.

Ey insanlık, ey yüce insanlık, ey yüreği sağır olmayanlar, ey benim insan yüreğim mevsim sonbahar olsa da, ömrü sonbahar kılmayalım!

Neler Söylendi?