https://www.avrupaolay.com/files/uploads/user/86513.jpg
Kübra Keçeci
Advert

İlişkilerin Temeli; Güven

08-11-2020 20:08 1778 kez okundu.

 

Bu ay herkese tanıdık gelen ama aslında bir o kadar da tanımlanması zor ve geniş bir konuyu kaleme almak istedim; Güven duygusu.

İnsan ilişkilerinde gerek arkadaşlık, gerek aile, gerekse özel ilişkilerde büyük etkisi bulunan ve aslında temeli bebekliğimize dayanan ve çevremizle olumlu/olumsuz ilişki kurmamızı sağlayan duygu.

Her ne kadar tek bir konu gibi gözükse de, ‘Kendine güvenmek, başkalarına güvenmek veya birey olarak güvenilir olmak’ şeklinde alt başlıklara ayırabiliriz. Yalnız konunun alt başlıklara ayrılıyor olması birbirinden bağımsız olduğu manasına gelmiyor. Aksine hepsi birbiriyle bağlantılı ve bunlardan birinin eksikliğinde insan ruhunun ve sosyal çevresinin denge bozumu söz konusu olabiliyor. Bu nedenle genel ama kısaca alt başlıklara değinerek bu konudan bahsetmek istiyorum sizlere.

Güven duygusu insanın kendisini huzurlu hissedebileceği tek duygudur. Başka bir deyişle, ‘İnsanı tamamlamada tek olmayan ama o olmadan da insanın tamamlanması mümkün olmayan duygudur’.

Hani hep aşk’ tan, arkadaşlık’ tan bahsedilir, mutluluk diye tutturulup konuşulur ya, işte hepsinin temelinde yer alan ve tüm ilişkilerin dinamiğini oluşturan ve ayakta tutan temel taştır ‘Güven’. Çünkü güven olmazsa aşk olmaz. Güven olmazsa arkadaşlık olmaz ve güvenin olmadığı yerde huzurdan, dolayısıyla mutluluktan da bahsedilemez...

Özellikle partnerlerin ilişkide birbirlerine duydukları güven, birine ait olma ve kontrol duygusunu da beraberinde getirir, bu da ilişkinin uzun olmasını, aynı zamanda sağlıklı ilerlemesini sağlar.

Ancak zaman zaman herkes derecesi ne olursa olsun güven kırıklıkları yaşayabiliyor. İşte bu yazıyı kaleme almamın asıl nedeni, bu kırılma noktasını uzun ya da kısa, kolay ya da zor yaşamış ve bu durumun tam ortasında kalmış, belki halen atlatamamış, atlatsa da halen burukluk yaşayanlardır.

‘HATA YAPTIM YERİNE, DERS ALDIM’ DEMEK GEREK

Genelde güven kırıklığı yaşayan insanlar, başka birine şans verme ve güven duyma konusunda tedirginlik yaşarlar ve hatta derinden yaralanmış kişiler başkalarına güvenemezler. Bunun nedenlerinden bir tanesi güveninizi zedeleyen kişilerle sürdürdüğünüz ilişkide kaybetmiş olduğunuz enerji ve yitirdiğiniz kontrol duygusudur. Çünkü insan ancak her şeyin kontrol altında olduğunu düşündüğünde kendini güvende hisseder. Kaybedilmiş kontrol; güvensizliğe, kaybedilmiş enerji ise kişiyi psikolojik yıpranmaya sürüklemektedir.

Bundan dolayıdır ki, güvenmediğiniz insanlarla beraber olmamanız ruh sağlığınız açısından yararınıza olacaktır. Çünkü güven kırıklığının olduğu yerde mutluluğu da yakalayamazsınız. Mutsuz, tedirgin olduğunuz yerde kaygı bozuklukları, güven sorunu, depresyon vb. psikolojik ve psikosomatik hastalıklar kaçınılmaz olacaktır.

Tabi ki bu tür olaylarda bir kişiden yola çıkarak genelleme yapmanız ve bunun sonucunda da yalnız kalmayı tercih etmeniz manasına gelmiyor. Sadece hayatınız boyunca içinizi kemiren düşüncelerle ve kişilerle yola devam ederek kendinizi yıpratmaktansa başkalarına şans verip, hayatınıza devam etmenizin daha iyi olacağına dair küçük bir uyarı.

Güvensizlik yaratmak, bir insanın güvenini kırmak hangi manada olursa olsun kişiyi aldatmaktır. İnsanlarda en çok gözlemlediğim noktalardan bir tanesi ise, aldatılmanın cezasını aldatana değil kendilerine kesmesidir. Hâlbuki aldatılmak güvenenin suçu değildir.

Belki de önce bu suçluluk duygusundan kurtulmak gerekiyor; birine güvenmek, hata değildir. Eğer güven kırıklığı yaşadığınız kişiye bir şans daha verirseniz, o zaman bir hatadan bahsedilebilir. Ancak insan en çok hatalarından öğrenen bir varlıktır. Hata yapmış olduğunuzu düşünüyor olsanız bile; ‘Hata yaptım demek yerine, ders aldım’ diyerek başka insanlara şans vererek yolunuza devam etmelisiniz.

Sağlıcakla kalın,

Kübra Keçeci

(insta: @kubraakececii)

Neler Söylendi?