Almanya’nın Frankfurt kentinde, Gallus Saalbau Salonu’nda düzenlenen ‘Sarsılan Atlantik ve Yükselen Avrasya’ başlıklı konferansta, Almanya-Türkiye köprüsü farklı boyutlarıyla ele alındı.
Kulturtref Derneği tarafından organize edilen etkinlikte, uluslararası ilişkiler uzmanı ve tarihçi Mehmet Perinçek konuşmacı olarak yer aldı.
İki bölümden oluşan konferansın moderatörlüğünü gazeteci ve sosyal bilimci İrfan Ergi üstlendi.
Yoğun bir katılımın olduğu etkinlikte, küresel dengelerdeki değişimler ve Avrasya’nın yükselen rolü kapsamlı biçimde tartışıldı.
TEK KUTUPLU DÜNYA, TARİHSEL DÖNÜM NOKTASI OLDU
Konuşmasına, ‘Soğuk Savaş’ sonrasına değinerek başlayan Perinçek, ‘Tek kutuplu dünyanın ortaya çıkışını oldukça önemli bir tarihsel dönüm noktası olarak nitelendirdi’.
Mehmet Perinçek, ‘Doğu Almanya’nın Atlantik sistemi tarafından yutulmasıyla Nato’nun doğuya doğru genişlemesi, iki süper gücün olduğu bir dünyadan tek kutuplu bir düzene geçişin başlangıcı oldu. Bu dönem aynı zamanda küreselleşme sürecinin de temelini attı’ ifadelerini kullandı.
‘Almanya’nın birleşmesinin ardından ortaya çıkan yeni dünya düzeninin, ABD’nin silahlı hegemonyasının ve dolar merkezli ekonomik düzenin hâkim olduğu bir dönem başlattığını belirten Perinçek konuşmasında, ‘ABD’nin Orta Asya’daki enerji kaynaklarını ve enerji yollarını kontrol altına almak amacıyla yeni stratejiler geliştirdiğini’ vurguladı.
Bu süreçte, köklü devlet geleneğine ve ekonomik potansiyele sahip ülkelerin kuşatıldığını, ulusal devletlerin zayıflatılmaya çalışıldığını söyledi.
Irak ve Yugoslavya gibi devletler parçalandı. Küreselleşme düzeni, ulusal devletlerin devletsizleştirilmesini ve etnik, mezhepsel çatışmalar yoluyla parçalanmasını hedefliyordu, diyen Perinçek, bu süreçte demokratikleşme adı altında ulusal egemenliğin zayıflatıldığını ifade etti.
MİLLİ KARAKTERLER AŞINDIRILMAYA ÇALIŞILIYOR
Ayrıca sermayenin serbest dolaşımı adı altında gümrüklerin kaldırılmasının, ulusal ekonomilerin küresel sermaye karşısında savunmasız kalmasına yol açtığını belirtti. Toplumsal alanda da LGBT propagandası, mezhepçilik ve tarikatçılığın teşvik edilerek milli karakterin aşındırılmaya çalışıldığını söyledi.
Perinçek, Nato’nun kuruluş amacının da yeniden değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, ABD’nin Avrupa’nın bağımsız bir güç hâline gelmesini istemiyor.
ABD, Avrupa’yı kontrol altında tutarak güçlenmesini engellemiş ve kendi saldırgan politikalarını bu çerçevede uygulamıştır’ dedi.
Dünyadaki ekonomik dengelere de değinen Perinçek, Avrasya ülkelerinde yaşanan ekonomik sıçramalara dikkat çekti. Buna karşın Almanya’da ekonomik daralmanın gözlendiğini, ABD ekonomisinin ise borç batağında olduğunu ve çöküş sürecine girdiğini dile getirdi.
TÜRKİYE’NİN JEOPOLİTİK ÖNEMİ ARTIYOR
Pandemi süreci, sınırların kalkacağı yönündeki küreselleşme tezlerini çürüttü, aksine sınırlar daha kalın çizgilerle yeniden çizildi şimdi ABD, kendi gazını satmak için Avrupa’ya baskı yapıyor diyen Perinçek, Avrupa’da savaş söylemlerinin giderek arttığına ve bu konunun artık okullarda bile gündeme geldiğine dikkat çekti.
Konuşmasının sonunda Perinçek, bu gelişmelerin Türkiye üzerindeki etkilerini de değerlendirdi ve Türkiye’nin jeopolitik konumunun öneminin her geçen gün arttığını ifade etti.
Üç saatten uzun süren konferansın ikinci bölümünde soru-cevap kısmına geçildi. İzleyicilerin büyük ilgi gösterdiği etkinlikte, Avrasya’nın yükselişi, Almanya Türkiye ilişkileri ve çok kutuplu dünya tartışmaları öne çıktı.
Hamide Küçükler / Frankfurt
