EĞİTİM KİMİN İÇİN?

Eğitimin temel işlevi; insanı bilim ve teknoloji ile besleyerek ‘Nitelikli İnsan‘ haline getirmektir.

Böyle bir eğitim sürecinden geçen insan, önce kendi geleceğini, sonra ailesinin ve sonuç olarak ülkesinin gelişmesi ve refahına olanak sağlar.

Bir eğitmen çocuğuydum. Ailemin işi hayli ağırdı. En büyük yük de rahmetli annemin sırtındaydı. Annem zorlukları bildiği için bana, Okumalısın oğlum derdi. Pek çok anne-baba, aynı dilek ve çabanın içindedir. Çocuğunun daha güzel ve güvenceli bir yaşam olanağına sahip olmasını ister. Bu nedenledir ki, bu güzel ve güvenceli yaşamın, geçerli bir

meslek sahibi olmak  ile mümkün olacağını bilirler. Doktor, mühendis, mimar, avukat, öğretmen veya başka bir meslek sahibi olmasını  isterler.

İyi güzel de, insanı nitelikli ve üretken bir insan haline getirecek eğitim-öğretim sürecinin maliyeti nedir ?.

Ülkenin ve vatandaşlarının insanca, özgür ve mutlu yaşamasını hedefleyen ülkelerde eğitim devletin asli görevidir ve eğitim toplumsal bir yatırımdır. Bu nedenledir ki, EĞİTİM PARASIZDIR !.

Demokratik, sosyal bir hukuk devletinde eğitimsiz bir insan devlet için maddi ve manevi çok ağır bir yüktür.

Nitelikli ve üretken bir insan olamayan her insan, öncelikle mutsuz insandır. Çok yönlü bir açlık içindedir. Toplumsal sorunların kaunağıdır !. Böyle bir insanı yaşatmanın maliyeti çok yüksektir !.

Türkiye Cumhuriyeti; Demokratik, Laik, Sosyal bir Hukuk Devletidir. En azından, anayasamızda böyle yazıyor.

İyi güzel de, eğitim siyaseti bu anayasal değerlere uygun mudur?

Demokratik midir ? 

Laik bir eğitim midir ?

Sosyal devlet niteliğine uygun ve parasız mıdır ?

Hukuk devletinin, eğitim sürecindeki yeri nedir ?

Ne yazık ki, bu soruların yanıtları olumlu değildir !.

Türkiye‘de eğitim siyaseti, siyasi iktidarların açık ve gizli özel siyasal tercihlerine göre belirlenir.

ÖRNEĞİN:

AKP iktidarı boyunca her Milli Eğitim Bakanı kendi aklı ya da siyasi zorunluluklarıyla, eğitim düzenini yaz boz tahtasına döndürmüştür.

Laik olmayan bir eğitim düzenini dayatmıştır. Milli eğitimde kimi cemaat ve vakıfların yer alması neyin, hangi amacın ifadesidir ? Orta öğretimde ve liselerde İmam Hatip dayatması ve nitelikli eğitim öğretim veren okulların öğretmen kadrolarının dağıtılması, üniversite sınavlarındaki şaibeler ve başarısızlıklar nedendir ?.

Bugünün Türkiye‘sinde eğitimin sefaleti yüzünden, ekonomik gücü olan ya da varını yoğunu satarak çocuğunu ÖZEL OKULLARDA okutmaya çalışan vatandaş sayısı hızla artmaktadı. 2003 yılında yüzde 2 olan özel okul oranı yüze 25‘e çıkmış.

Yurtdışında daha yüksek bedellerle eğitim-öğretim görenler ise, üst gelir gruplarının çocuklarıdır. Ya ekonomik gücü olmayan, aldığı düşük ücret ve maaşlarla çocuk okutmaya çalışan vatandaşlarımızın çocuklarının geleceği ne olacak ?

Daha da vahim olanı ; ‘ÜLKEMİZİN GELECEĞİ NE OLACAK ?.

Eğitimde eşitlik ve adalet değerlerini ayaklar altına alan, çağdışı eğitim-öğretim

düzeninden bir an önce kurtulmak, bu ülkenin en büyük BEKA SORUNUDUR !.

NOT:

Almanya‘da öğretmenlik yapan arkadaşların bu konuda ki görüşlerini merak ediyorum. Cevap verirlerse  okuyucularımız adına sevinirim.

Kudret Erdem.

Sosyal Danışman ve Gazeteci.

SORULAR VE CEVAPLARI.

Osman Uğurlu‘nun Sorusu.

2002 yılında Türkiye‘de evlendim. Eski eşim, tam emin değilim ama Alman vatandaşlığına geçti. Ben boşanmak üzereyim ve ben de kısa süre sonra Alman vatandaşlığına geçeceğim. Burada boşandıktan sonra tekrar Türkiye‘de ayrı bir mahkeme açmak zorunda mıyım ? Alman vatandaşı olarak bunu yapmamız gerekiyor mu ?.

CEVAP

Sayın Uğurlu, evet kararı tanıtmanız gerekiyor. Çünkü, Alman vatandaşlığına geçtiğiniz takdirde sizin nüfus kaydınız evli olarak kapatılmış olacaktır. İleride bir gün tekrar Türk vatandaşlığına geçer ya da bir Türkle evlenmek isterseniz bu kayıtlar tekrar çıkar. Durup dururken sorun yaşarsınız. Bu nedenle, boşanma kararının tanıtılması için eşinizin Türkiye‘de bir avukata vekalet vermesini sağlayın. Siz de başka bir avukata vekalet vereceksiniz ve kararınızı sorunsuz tanıtacaksınız.

İsmini açıklamak istemeyen Frankfurt‘lunun sorusu.

Haziran ayında Almanya‘ya geldim. Hava alanında sorun çıktı ve ifade vermek zorunda kaldım. İfademde iş icabı geldiğimi ve bir iki haftaya döneceğimi beyan ettim. İki ay yakınımın yanında kaldıktan sonra başka bir ülkedenmişim gibi başka bir kimlikle iltica istedim. Bir süre önce Alman vatandaşı bir Türkle tanıştım. Nişanlandık, resmi yollardan evlenmek istiyorum. Kimliğimi açıkladığım takdirde ne gibi sorunlarla karşılaşırım ?.

CEVAP

Sayın okurumuz Almanya‘da kaçak yaşayan biri olarak zaten resmi makam önünde evlenemezsiniz.  Turist vizenizin süresi varsa evlenirsiniz, sonra Türkiye‘ye gider Aile Birleşimi ile gelirsiniz. Başka isimle iltica etmek de suçtur. Burada hem sahtakarlık hem de resmi makamları aldatma vardır. Bu nedenle, daha fazla suça karışmadan olayı çözmeye bakın. İlk önce o iltica talebini kaldırın, sonra da evlenme işlemlerine başlayın. Yoksa, bazı eylemler gerçekten yapacağınız bir evliliği engeller.

Harun Çelik, Yaşımı düzeltebilir miyim?

1952 doğumluyum. Annemin vefatı, babamında o zaman asker olması sebebiyle kaydım 1957 olarak yapılmış. Şimdi 3 yıl fazla çalışmam gerek, emeklilik için. Türkiye‘de şahitler hayattayken bunu düzeltme şansım var mı? Bir de ben 5 yıldır Alman vatandaşıyım. Kasım‘da Türkiye‘ye gitsem acaba düzeltebilir miyim ?

CEVAP.

Sayın okurumuz, Türkiye‘de yaşınızı düzelttirebilirsiniz ama bu Avrupa‘da bir işe yaramaz. Çünkü, Avrupa ülkeleri yaş tashihini, özellikle de emeklilik işlemleri için kabul etmiyor. Yaşadığınız ülkeye gelmeden önce yaş düzeltmesini yapsaydınız ve burada ilk kayıtlarınız, düzelttiğiniz yaşa göre tutulsaydı o zaman kabul edilirdi. İlk kayıtlardaki yaşın dışındaki düzenlemeler kabul edilmiyor.

Danışmanın Notu:

Sevgili okurlar, AVRUPA OLAY Gazetesi ayda bir kere yayınlanmaktadır. Sizin sorularınızı bu gazetede cevaplamaktayız. Karşılaştığınız her türlü soruyu yazılı olarak bize gönderiniz. Ayrıca her türlü ilanlarınızıda bu gazete,de yayınlama imkanına sahipsiniz.

Huzurlu ve sağlıklı günler diliyoruz.