Dışarıda yağmur çiseliyor. Yağmurun dokunduğu yapraklar düşüyor. Düşen yaprakların sesi duyuluyor. Güz mevsimindeyiz. Yaprak dökümü zamanı. Doğa sarıya örtünüyor, yerler yaprakları sarıp sarmalıyor. Yürümek güzel bu havalarda. Yürümek güzel yol boyu. Mevsim güz. Kışa yürüyor gün gün. An an kışı besliyor koynunda.
Memleket meseleleri mevsimin koynunda bir giz. Mevsimin yüreğinde bir sokak memleket meseleleri. Her sokakta ayrı bir renk, ayrı bir sorun soluklanır. Her yolun bir sonu, her sorunun bir çözümü vardır mutlak. Önemli olan doğru bir yolda olmak, sorunlara doğru çözümleri bulmaktır.
“Ömür biter yol bitmez” diye bir söz vardır. Yaşam yolu gibi. Önemli olan yaşam yolunda ömrü güzelleştirmek, güzelliklerle yaşamak, anlamlandırmaktır ömrü. İyiliklerle, doğruluklarla, güzelliklerle aydınlık bir ömür sürmenin, insana yakışır bir ömrü yaşamanın erdemine sahip olmak, dünyalık işlerin en başında gelmeli. Tüm insanlık için yaşanılır bir dünya özlemi, kardeş kardeşe yaşamanın, birbirini incitmeden, kırmadan yaşamanın umudu eksik olmamalı insanda.
Sorunları çok olan bir dünyada yaşıyoruz. Gücümüzün çözmeye yettiği sorunlar var, birde tek tek bireyler olarak çözümüne gücümüzün yetmediği sorunlar. Bunun için birlikte çözüm aramak, birleşerek, gücümüzü birleştirerek çözüm aramanın yolu var. Birleşirsek toplum olarak, birleşirsek birleşebileceklerimizle insanlık için, aydınlık geleceğimiz, umutlu ve mutlu yarınlarımız için üstesinden gelemiyeceğimiz, çözemeyeceğimiz sorunlar daha da azalır.
İnsan sosyal bir varlık olduğu kadar, toplumsal bir varlıktır aynı zamanda. Diğer canlılardan ayrıldığımız, farkımızda burada. Bunun farkında olmalıyız. Bundan dolayıdır dünyada her olup bitenin bizi olumlu yada olumsuz etkilemesi. Dünyadaki her bir gelişme bizi etkilediği gibi memleketimizi de etkiliyor. Dünyanın bir parçasıyız, kendimizi dünyadan soyutlayamayız.
Dünya bizim evimiz. Diline, ırkına, dinine ve cinsine bakmaksızın, her dünyalı bizim kardeşimiz, eşitimiz. Kimse kimseden üstün değildir. Kimse kimseyi dilinden, ırkından, dininden ötürü hor göremez, dıştalayamaz, ötekileştiremez. Gök kubbenin altında aynı havayı soluyoruz. Aynı güneşten ısınıyoruz. Ayın şavkı gecenin karanlığında hepimizin yüzüne aynı vurur. Gökteki yıldızlar hepimizin. Yeryüzü de öyle. Uzun yada kısa herkes bir ömür yaşar. Herkesin bir hayat hikayesi vardır. Bu dünyada acıların rengi, dili, sesi, çığlığı birdir. Ben türkçe severim, türçe söylerim, bir diğeri kürtçe sever, kürtçe söyler. Bir diğeri almanca, bir başkası ingilizce, bir öteki ispanyolca, latince, yunanca, lazca, çerkezce. Hani şair diyor ya “bakmayın benim sarı saçlı olduğuma, ben Afrikalıyım, Asyalıyım”.
Dünyalı olmak budur, dünyayı sevmek budur. Birbimizin sesini duymalı, acısını hissetmeli, sevincini paylaşmalıyız, paylaşabilmeliyiz. İnsan olmanın bilinci, insan olmanın onuru, insan olmanın erdemi budur. Güz mevsimindeyiz, ömrümüz bahar, dışarda yağmur çiseliyor. Yağmurun sesine bak, bizi bilmeye, anlamaya, paylaşmaya davet ediyor.
Bilene, anlayana, paylaşana selam olsun…