https://www.avrupaolay.com/files/uploads/user/78290.jpg
Ökkeş Toy
Advert

Hep gülümseyin, yaşamda size gülümsesin

07-01-2016 22:16 76077 kez okundu.

İnsanoğlu diye söze başlamak istiyorum ama aklıma takılıyor, çok eril bir sözcük olduğu. Erkekleri kapsıyor içerik olarak. Kadınları dışlayan bir sözcük. Özellikle kadınlara yönelik her türlü şiddetin tüm dünyada arttığı bir zamanda, kendi ülkemizde günde en az 3 ile 5 kadının şiddet sonucu yaşamını yitirdiği bir zamanda bu türden eril sözcükleri kullanmaktan kendimi imtina etmeye çalışıyorum. Hepimiz, insan olan herkes, insan olma bilinci ve duyarlılığına sahip hemen herkes kadınlara yönelik her tür şiddetin karşısında durmalı. Bunun bir yönü de günlük konuşmalarımızda, yazışmalarımızda, yazılarımızda kadını aşağılayan, kadını dıştalayan, eril sözcükleri kullanmamalı, ağzımıza kadının cinselliğini hedef alan küfür almamalı, kendimizi şiddet eğilimlerinden arındırmalıyız. Ve bunu mutlaka başarmak için ciddi bir iç mücadele vermeliyiz.

Buna nereden başlayacağız? Önce kendimizden başlayacağız. Çünkü bu mücadele insanın kendisiyle mücadelesidir. Zihniyette bir değişim dönüşüm, insanın kendisini değiştirme ve dönüştürme mücadelesidir. İyiden güzelden, doğrudan yana yalansız, talansız, çalansız bir değişim mücadelesi. Bir insanlaşma mücadelesidir son tahlilde. Biliyorum şimdi bu da nereden çıktı diyeceksiniz belki. Bu yeryüzünde, bu gök kubbenin altında kadını, erkeği ile yaşayan insanız. Birbirinin zıtı değil, birbirini bütünleyen bir varlığız. Her iki cinste eşit olarak insandır. İster Adem ile Hava’dan başlatın insanlığın tarihini, isterse insana en yakın canlı soyundan gelen, emeğin rolü ile de bugünlere geldiğinden başlatın. Neye inanıyorsanız ona göre değerlendirin. Ama şunu unutmayın, kadını erkeği ilen insan insandır. Biri olmazsa diğeri, diğeri olmazsı öteki olmaz. Tek farkla insan soyunun sürmesinde, insan üretiminde kadın en belirleyici bir yerde durmaktadır. Cenneti anaların ayaklarının altında gören inanışta buna işaret eder. Ne yazık ki bugün insanlık tarihinin en gelişmiş çağında bile kadınlar hala ikinci sınıf insan muamelesine tabi tutuluyor. Ayaklarının altındaki cenneti unutup, yeryüzünde onlara cehennemi yaşatıyor egemen sistem ve bu sistemin eril anlayışlarına sahip olan, evde, işte, okulda, sokakta kısacası yaşamın her alanında erk, iktidar olan erkekler tarafından.

Bu tür yaklaşımlar, bu türden anlayışlar sahibi insanlar yüzyılımızın ayıbıdır. Bu ayıbı yaşayanlar ve yaşatanlar bugün kadınlara şiddet uygulayanlar, taciz ve tecavüz saldırısında bulunanlar, hangi niyet ve amaçla olursa olsun, hangi neden ve sorunlar iterse itsin, kadın cinayetlerini işleyenler, teşvik edenler, kadın köle pazarı kuranlar, savaş ganimeti olarak görenler bu yüzyılımızın kara lekesidir. Büyük insanlık ayıbını işleyenler, yaşayanlardır. Kadınlar yaşamın her alanında eşittirler. Sosyal, siyasal olarak eşittirler. Kadınlarla bu düzlemde eşitler olarak ilişkilenilmeli, her tür cinsel ayrımcılığa, cinsel sömürüye ve cinsel şiddete karşı etkin bir mücadele edilmelidir. Yüzyılımızda Tuğçeler, Özgecanlar yaşanmasın, Tuğçelere, Özgecanlara kıyılmasın istiyorsak bu mücadelenin bir parçası olmak durumundayız. İnsan olmak, insani niteliğe sahip olmak, insani bir duruş sergilemek buradan geçiyor.

Bu nedenle yazıya başlarken “insanoğlu” diyecekken, durup düşündüm. Kırk kere düşünüp bir defa yazmak, konuşmak gerektiği aklıma dank etti. İnsanlık diye başlamak en doğrusu. Tüm cinsel kimlikleri kapsayan, birleştiren bir sözcük “insanlık”.

İnsanın mutlu olmasının, sevincinin büyümesinin, sevinçli olmasının, yaşama gülümsemesinin yolu buradan geçiyor. İnsanın insana zulmüne son diyebilmek, insanın insana zulmüne karşı durabilmek, bunun bilinci ve pratiği ile bütünleşmek insanı mutlu eder, sevinçli kılar. Çok küçük şeyler gibi görünebilir bu dile getirip yazdıklarım. Göründüğünden daha büyük olduğu unutulmamalı. Ve bunu başarması göründüğünden, sanıldığından da kolay olmadığı bilinmeli. Yaşama gülmek istiyorsak, yaşamın bize gülümsemesini istiyorsak, insanı mutlu eden uğraşlar, insanı mutlu eden davranışlar, insanı sevindiren değişimin içinde olmalıyız. Küçük küçük sevinçlerle büyük mutlulukların fethine çıkmanın yolu da buradan geçiyor.

İnsanlık mutluluğu hak ediyor. İnsanlar mutlu olmayı hak ediyor. Emekçi insanlığın mutluluğunun önündeki engelleri ortadan kaldırmanın yolu da buradan geçiyor. Mutlu olan insan mutluluğu ve bunun verdiği sevinci, coşkuyu sadece kendisiyle yaşamaz. Kendisiyle yaşadığı kadar çevresiyle de paylaşır bunu. Çevresini de mutlu etmenin çabasında olur. Mutlu olan insan yaşama gülümser. Yaşama gülümseyene bu hayat da ona, onlara gülümser. Hayat cömerttir bu konuda. Yeterki hayatın bize sunduğu bu cömertliği paylaşmasını bilelim.

Gülün, güller açılsın yaşamınızda. Güldürün, gülenler çoğalsın dünyamızda. Gülmek insana yakışır.

Neler Söylendi?