İnsanoğlu her zaman yer yerde kendine yer bulmuş ve bu kendi alanları genişletmiştir. Kendisi için yaşama yolları bulmaya çalışırken düşe kalka öğrenmiş, öğrenirken öğretmeye çalışmıştır. Bazen istediği sonuçları alırken bazen de yetersiz kaldığının farkında olmadan bunun yarattığı bozukluk ve hastalıkları nesilden nesile taşımıştır.
Bizler bunları sürekli düşünüp kendimizi ona göre ayarlayamıyoruz diyen birçok dostumla karşılaştım. Neden hep ben? Neden hep sen? Neden hep o? Peki, Biz Olmak bu kadar zor mu? Belki de zor, belki de bunu başarmamız için kolay düşünmeyi kolay yaşamayı, yalnız kendini mutlu etmek için düşününce mi mutluluk hormonlarımız daha güçlü çalışıyor? Bu ihtimali düşünmeden, bu ihtimale dikkat çekmeden geçemedim.
Hayatın en önemli karar alanlarında ego baskısı almış gidiyor. Nereye gidiyor bunu bilen de yok. Gösteriş popüler halde, ön planda yaşamak yarış haline gelmiş, sonuçları ve faturalarının karşımıza nasıl çıkacağını bilmeden gidiyoruz.
Günü tamamlamak için yaşadığımızda, yalnız duymak istediklerimizi duyduğumuz zaman kendi küçücük dünyamız da sorun olmuyor. Çünkü insan duymak istedikleriyle mutlu, geçici olarak yaptıklarıyla mutlu. Peki, duymak istemedikleri? Toplumsal değerleri, kuralları, kültürel yaşantı, örf adetler bunların kimler için önemli?
Toplumsal yaşam kendimiz için ne kadar değerli ise bir o kadar da toplumu oluşturan diğer bireyler için önemli. Ahlak kuralları, eğitici davranışlar, öğretici yaşantılar, gelecek nesiller için önemli ve gerekli. Bizden sonrakiler öğrenecek ki toplum, bu değerler ve kurallar ile yaşasın. Bu konuda biz büyüklere çok görevler düşüyor. Çocuklarımızın yapmalarını istemediğimiz davranışları ilk önce biz yapmamalıyız. Bugün kendini yetiştirememiş büyükler de tik tokta kurallar ve sınırlar koymadan hadlerini aşarak, insanları rahatsız ederek cahilce paylaşımlar yapıyorlar.
Çocuklarımız da her alanda rol model aldıkları yetişkinlerin bu üretimlerini kullanma, onlar gibi olma ön algılamasını vermiş oluyorlar. Peki, şimdi tersini görelim. Senin yaptıklarını senin ailenden de birileri yapsa, istemediğin, onaylamadığın resimler videolar yapsa, o da senin gibi davranış sergilese hoşuna gidecek mi diye düşünüyorum? O zaman sen de bunu kuralına göre örf ve adetlerine göre ahlak değerlerine göre kullan ki seni takip eden çocukların o çizgileri aşmasın.
ALTIN AHLAK KURALLARI
Ahlak ve ahlak kuralları denilince eminim hepimizin aklına, ‘Her coğrafi bölge, ırk, doğa, yaşam biçimine göre değişiklik gösterebilen, neyin doğru veya yanlış sayıldığı ya da sayılması gerektiği, aynı zamanda uyulması gereken kurallar’ gelmektedir. Ahlak kuralları, kişinin bağlı olduğu dine, coğrafi bölgelere, zamana göre farklılık gösteren kurallardır. Yaptırımı ise ayıplanma, dışlanma olarak kendini göstermektedir. Belli bir yörenin veya zamanın ahlak anlayışına ters düşen ilişkiler, başka bir zaman diliminde ya da başka bir yörede normal davranışlar olarak kabul edilebilirler. Bu kurallara uymamanın yaptırımı ayıplanma dışında bu hukuk kuralı ihlali değil ise yoktur.
Son dönemler de insanlığımızdan utanacağımız birçok hikâye duyuyoruz yakın çevrelerden. Bugün devletlerin ahlak dairelerinde öyle başvurular var ki onlara bakınca insanlığımızı binlerce kez sorguluyorum. Aynı şekilde savaşlarda kaçırılan çocukların hangi organ mafyalarının eline geçtikleri söylenti değil hayatın gerçekleri.
Bizim çocuklarımız bizim gençlerimiz nereye gidiyorlar, nasıl düşünüyorlar, neler yaşıyorlar? Gelişmiş ülkelerde engelliler ve çocuklar ve gençler eğitim zamanlarında devlet tarafından kimseye muhtaç olmasın diye destekleniyorlar. Peki, bu konuda desteklenemeyen çocuklarımız ekonomik gücün olmadığı ülkelerde neler yaşıyorlar? Ego, hırs ve istek kendilerini nereye götürüyor.
ÇOCUKLARINIZIN ARKADAŞI OLUN
Buradan anne ve babalara yine sesleniyorum, çağrım olsun. Çocuklarınızın arkadaşı olun, onların her adımda yanlarında olun, mutluluklarını paylaşın üzüntülerine ortak olun. Sevginizi devamlı çoğaltın ve paylaşın ki onlar da arkalarında sizin durduğunuzu, yalnız olmadıklarını görsünler. Onlar bizim geleceğimiz bizim çocuklarımız, iyi zamanda kötü zamanda. Bunu bilin ve idrak edin. Çünkü elimizde kullandığımız telefonlar teknolojinin nimetleri olarak ne kadar önemli ise bilinçsiz kullanıldığında yok eden de olabiliyor. Hiçbir şey için geç değil, ahlaki değerlerimiz örf ve adetlerimizin yaşaması için çocuklarımızla sırdaş olalım, arkadaş olalım, sevgimizi paylaşan olalım derim. Kişi ilk başlangıcı kendinden yapmalı ve ben bütün bu hususları önce kendi ailemde hayata geçiriyorum.
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımın anlattığı olay kanımı dondurdu. Sosyal medya da küçük bir kızla tanışmış. Hayalleri vardı, daha yaşının baharındaydı. Annesi bile hiç kıyamadı ona kızmaya, onu severken, dokunurken bile kızını incitirim diye uzaktan izledi. Maalesef annesi kendi egolarına teslim olmuş, hep kendini ön plana çıkarmak için devamlı kendiyle yaşamayı tercih etmişti. Kendi hayalleri kızının her zaman yanında olmamasına neden olmuş.
Bu sebeple kızına ahlaki değerleri, kuralları anlatama eksikliği yaşamıştı. Asıl sorun da zaten burada, anne ve baba olmak kolay, önemli olan dünyaya getirdiğin çocuğu doğru yaşatmak, doğru ve yanlışı öğretmek, değerlerimizi verebilmek, çözemediği sorunları uzmanından yardım alarak çözümlemek. Bütün bunlar biz anne babaların görevi. Yanlış, yaramaz sorunlu çocuk yoktur, çünkü çocuk gelişim noktasında anne baba kontrolündedir. Bu durumda sorumsuz ve sorunlu aile vardır.
Annenin egosuna kulak vermesi, sürekli ben demesi sebebiyle sevgisini sunamadığı kızın hayalleri 15 yaşında iken sosyal medyadan tanıştığı insanlar tarafından yok edilebiliyor. Hayatları boyunca korkular içinde her adımda yanlış yaptım panik ataklarından dolayı depresyona girmiş çocukların hayatlarını nasıl acı içinde geçirdiklerini yanında olanlar biliyor.
Sosyal medyadan tanıştığın kişilerin kim olduğunu araştırmadan, karşına kimlerin çıkacağını bilmeden güvenen gençlerimizi bu hususta aydınlatmak gerekiyor. Belki karşısındaki kişi ve kişiler şizofren ya da psikolojisi bozuk biri olabilir. Bunu da yaşamadan kimse bilemez. Benim kendime saygım yoksa zaten insanlığa saygım bitmiştir. Ben kendimi sevmiyorsam zaten çocuklarıma hiç sevgimi göstermemişimdir. Yani bu da yaşam içerisinde boş beleş nefes almışım anlamına gelir.
ZAMAN NEREYE GİDİYOR
Geçtiğimiz hafta Gaziantep-Antalya seferi yapan uçağa bindim. Uçaktaki yerime oturdum, bir kaç dakika sonra bana gülümseyerek kafası ile selam veren bir kız çocuğu oturdu yanıma. Ben de kendisini gülümseyerek selamladım. Uzun bir yolculuk olunca aramızda sohbet başladı. Öğrenci olup olmadığını sordum, ‘Bu yıl istediğim bölüm gelmedi o sebeple beklemedeyim’ dedi. Tabi ki yol uzun olunca sohbet sohbeti açtı. ‘Hemşeri miyiz?’ dedim, ‘Hayır’ dedi. Antalya’da doğmuş, 3 kardeşin en küçüğü olduğunu söyledi, arkasından gülümsedi, ‘Belki gelininiz olacağım’ dedi. Söylediklerini şaşkınlıkla dinledim. Sosyal medyadan bir çocukla tanıştım, bir ay oldu. Esasında bu şekil olur mu diye düşündüm, aslında sosyal medyada başlayıp evliliğe giden ilişkilere karşıydım. O anlattıkça benim şaşkınlığım arttı, ne diyeceğimi bilemedim. Bir ay önce tanıdığı çocuk bir uçak bileti alıyor, çocuk denecek yaşta bir genç kız anne ve babasına yalan söyleyerek 6 günlüğüne Antep'e geliyor.
Sözün bittiği yerdeyim ama hemen sordum duramadım, kimmiş, ne iş yaparmış, in mi cin mi bu çocuk dedim. Biraz üzgün biraz kırgın gibiydi ama 6 gün iyi kötü kalmıştı çocukla. Ne hayaller kurdular, ne planlar yaptılar birlikte ne sözler verildi bu bir ay içinde. Sizce bu kadar kolay mı olmalıydı. Hemen birinci ayda taaaaa uzak şehre gelmeli miydi?
Zaman nereye gidiyor, çocuklarımız kandırılıyor. Anne babalar, el ele verin, siz değil, sen değil, biz olun, aile olun. Bu gibi durumlarda çok kötü oluyorum. Allah’ım çocuklarımız başta olmak üzere tüm sevdiklerimizi kötülüklerden, kötü insanlardan koru. Çocuklarımıza güzel hayatlar ver. Bunun için yeter ki biz olalım, çocuklarımızın yanında olalım.
Sevgili anne babalar, lütfen unutmayın. Bu hayat bir defa yaşanıyor unutmayın. Egosuz, hırsı olmayan, ahlak değerlerimizi koruyan, çocuklarımıza öğreten, örf ve adetlerimizi yaşatan ebeveynler olarak onlara ışık tutalım.
Öldüğümüzde arkamızdan yaptıklarımız, bir de bir zaman dilimi içerisinde asılı resmimiz kalıyor. İyi insan olursak iyiliklerimiz, kötü insan isek kötülüklerimiz anlatılıyor arkamızdan unutmayalım.
Sevgilerimle
Ökkeş TOY