Günlere anlamlar yüklemeye çok meraklıyız ve bayılıyoruz gerçekten de toplum olarak… Dünyanın her yerinde, günlere çeşitli anlamlar yükleniyor hepiniz biliyorsunuz dostlar. Anneler, babalar, sevgililer, çocuklar, engelliler, hastalar, yaşlılar vs. günü diye yüzlerce gün. Ama bu yüklenilen anlamların içi çoğu zaman boş bırakılıyor maalesef. Dostlar alışverişte görsün hesabı herkes anlamsız bir çaba içine giriyor bakıyorsunuz ki bir günlüğüne! İşte bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü imiş!!! Ben dahil herkes sosyal medyadan bu gün özelinde bir şeyler paylaştı sonuçta. Yani 24 saatliğine de olsa herkes engellilerin yanında yer aldı bir süreliğine. Bu arada bir çok kişi, sosyal medyadan oturdukları yerden ahkamlar kesti. Ben bu arkadaşları klavye delikanlısı veya hanımefendisi olarak adlandırıyorum kendimce!!!
Ehliyet, liyakat sahibi kişilerin hep geri planda tutulduğu bir engelli camiası var maalesef etrafımızda. Bakıyorsunuz bir sürü tabela derneği, bir sürü ne yaptığı belli olmayan ortalarda ben dernek başkanıyım diye gezen zevatlar. Bu arada bir de federasyon furyası çıktı ya, hiç sormayın yeterince yokmuş gibi. Diğer tarafta ise mağdur edilen, sömürülen engelli kardeşlerim var elbette! Engelliler adına bir tek somut ve pozitif çalışması olmayan, hiçbir proje üretemeyen, koltuk sevdası ile adeta gözleri kör olmuş, yanındaki ehliyet ve liyakat sahibi çalışanını görmeyen, göremeyen, ürken ve hatta önünü kesen, günü birlik işlerle sadece günü kurtarma çabasında olan, kişilere teslim edilmiş maalesef ki mevkiler ve de makamlar…
Engelsiz projeler üretmesi gereken eller, üretecek kişiye de engel olma pozisyonuna gelivermiş. Gerçekten engelsiz yarınlar istiyorsak işi ehline, bilene, çalışana ve üretene vermek zorundayız. İşte ortada böyle apaçık gerçekler varken, sözde kutlanan içi boş bir gün olarak kalıyor benim nazarımda 3 Aralık... Engelliler sadece 3 Aralık ta hatırlanan, sonrasında 364 gün hatırı dahi sorulmayan bireyler olmamalı toplumumuzda. Daha aktif bir şekilde, istidadı ve yapabildiği şeylerle hep hayatımızda yer almalı, engelli kardeşlerim. Kimsenin kendisini dışlanmasına, ötekileştirmesine müsaade etmeden, fikriyle, düşüncesiyle, ferasetiyle, kendini kullandırmadan, kendi hakkını savunabilmeli her platformda. Engellimiz bunu yaparken, burada devletimize ve yerel yönetimlere düşen görev hepinizce malum, çokça söylenen şeyler aslında. Engelliye balık vermek yerine balık tutmayı öğretecek projeler geliştirmek, eğitimlerine katkıda bulunmak, mesleki kurslar açmak, istihdam sahaları açmak, hiçbir faaliyeti olmayan tabela derneklerini acilen kapatmak, engelli kardeşlerimiz üzerinden rant devşiren kişileri tespit edip toplum önünde ifşa etmek ve faaliyetlerini engellemek, yönetici büyüklerimizin acilen bunları yapması gerekiyor bence.
Ülke genelinde engelli adı altında faaliyet gösteren tüm dernekleri tek çatı altında toplayıp, güç birliği oluşturmakta diğer bir öncelik olmalı. Bunu yapmak devletimiz için hiç de zor olmayan bir durum. Bizim devletimizin kudreti ve büyüklüğü bu işi çok rahat yapacak durumdadır. Nitekim devletimiz özellikle 2002 yılından sonra engelli kardeşlerimiz için tüm imkanlarını seferber etme gayreti içine girmiştir. Burada yerel paydaşlarında elini taşın altına koyması gerekiyor ki, ortaya somut anlamda bir şeyler çıkabilsin. Özellikle istihdam noktasında devletimizin engelliler için yaptıkları ortada. Konulan %3 engelli kotası yeterli olmasa da öel sektörde sıkı denetimler ile tkip edilmeli. Kamuda buna dikkat edildiğini ama özel sektörde çok dikkat edilmediğini üzülerek takip etmekteyim.
Yerelde de yönetici pozisyonundaki büyüklerimizden ricam, tamamen eğitim ve istihdama yönelik projelere ağırlık vermeleri engelliler için. En azından yeniden, yeni hedeflere doğru çıkılan Türkiye Yüzyılında, gerçek manada işinin ehli insanlarla yola çıkılması gerekiyor. Bu her camiada olduğu gibi engelli camiası için son derece önemli. Ülkemizin gelecek başarılarında engelli kardeşlerimizin de çok önemli roller üstleneceğine benim inancım tam. Bunu başarabilirsek şayet, toplum desteğiyle; engelli bireylerimiz çalışmayan, tüketen ve isteyen el olmaktan çıkıp, çalışan, üreten ve veren el olmayı başaran bireyler olabilirler!..
Hasan KÖKMEN
Yazar-Mimar
@arc_writer