Merhaba Değerli Okurlarımız,
Avrupa Olay Gazetesi’nin yeni sayısı ile karşınızdayız. Karşınızda değil, okuyanın elinde, beğenenin dilindeyiz. Uzaktan dokunamayanlar için uzağı yakın eyleyerek yüreklerindeyiz.
Bu bizi yüreklendiriyor, güçlendiriyor. Bunlar bizi gelecek için, kendi değerlerimizi korumak, geliştirmek ve büyütmek için umutlandırıyor. Biz Olmak yolunda geniş aile yapıyor.
Yıllar önce yıllar zamanımı büyüklerin yanına geçirirdim. 80’li yıllar da dinlediğim öğütlerin bana ne kadar yol gösterici olduğunu meslek hayatıma başladıktan sonra fark ettim. Anladım ki, insan aslında geçmişiyle var oluyor.
İnsan geçmiş yaşamı ile barışık yaşamayı kendine ilke edindiyse yaşamayı her anlamada öğreniyor ve öğrendiklerinden ders çıkartarak yoluna devam ediyor. Bizler geçmişini unutmayan, birlikten kuvvet doğacağına inanan toplum içerisinde, ‘Biz Olmak’ vurgusuyla yaşamaya devam eden, değerlerine değer katma yolunda adım atan, akşam başını yastığa koyunca rahat uyuyan insanlardan olmanın mutluluğu içerisindeyiz.
Her anımda bir duam vardır. ‘Allah’ım bizi ve sevenlerimizi doğru insanlarla karşılaştır’ derim hep. Doğru, dürüst ve yüreği güzel insanların bu Dünya’da sayılarının artacağına ve topluma faydalı olacaklarına inanıyorum. Bu inancımı da hiçbir zaman kaybetmeyeceğim.
Gaziantep'te cezaevinde Baş Gardiyan olarak devlete hizmet veren, ismini gururla taşıdığım dedem Baş Gardiyan Ökkeş, her zaman kendisine gıpta ile baktıran, topluma faydalı çalışmalar yapan, akrabalarına düşkün, toplumu ilgilendiren konularda elinden geldiği oranda katkı sunan bir dedeye sahip olmanın mutluluğunu ve gururunu taşıyorum.
Onu tanımak için yeterli zamanım oldu ve hayatımın 20 yılı kendisiyle hiçbir zaman bağlantım kopmadı. Toplumun aktif bir parçası olmak, örf, adetleri, kültürünü, yaşamak ve yaşatmanın bir annenin ve babanın görevi olduğunu düşünenlerdenim. İyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı ayırt eden, toplumda bunu ayırt edenlerin arasında yerini almanın önemini yanı sıra bunları çocuklara aşılamanın da bir emek ve görev olduğunun bilincindeyim.
Belki o yıllarda daha kolaydı. Bu günkü teknolojinin olmadığı kültürlerimizin daha ön planda olmadığı, aile ile çocuğun daha çok zaman geçirdiği dönemlerdendi o yıllar. Eskilerin dediği gibi, eskiler güzeldi, eskiden güzeldi. Oysa 21. Yılda işimizin daha zor olduğu gibi değerlerimizin de birer birer yok olduğunu ve her şeyin normalleştirilmesini görmek çok üzücü.
Şunu söylemeden geçemeyeceğim. İyi ki o yılları da gördüm, yaşadım bundan da çok mutluyum. O yıllarda çok öğütler duydum, bilinçlendirildim, düşünmeye sevk edildim ve yaşanılası bir toplum için eğitildim. Duyguların insanlar için önemini, kültürlerin bizim için değerini öğrendim. Bunları bize öğreten tüm büyüklerime teşekkür ederim. Dedem Baş Gardiyan Ökkeş, nurlar içerisinde uyusun. Bunların hepsi biz altın tepsilerde sunulmuş öğütlerdir.
Dedem derdi ki; Unutmayın çocuklar İbadet gizlidir, yalnız Allah için yapılır. Hiç kimseden bir şey isteyemezsin yalnız seni yaratandan istersin, sakın haaa sakın bunu gösterişe çevirme derdi. Yanı sıra olur ya kabahatin olur bunu da gizli tut. Allah ile kulun arasında derdi. Bugün ise insanların tavrı, komşum yaptı ben de yaptım, kuzenim yaptı bende yaptıma döndü.
Dünyada kim iyilik yaptıysa iyiliğinin, kötülük yaptıysa kötülüğünün karşılığını görmeden ebedi dünyaya gitmeyeceğine inanan Dünyalı insanlardan birisiyim. Yani büyüklerimizden çok şeyler öğrendik, çok şeyler kazandık ama bizler toplumsal yaşamayı gün geçtikçe modern Dünyada unutmaya başladık. İnsanlığı unutmaya başladık, insanlık dışı yaşamaya başladık. Bizler kendi rol model olduğumuz çocuklarımıza aslen iyilik mi yoksa kötülük mü yaptık diye kendi muhasebelerimizi yapmadık. Yani bugün çocuklarımız hangi değerlere sahip, hangi değerleri onlara verebildik, çocuklarımız nereye gidiyor, kültürümüz nereye gidiyor, ahlakları kuralımız nereye gidiyor, toplumsal kurallar nereye gidiyor.
Lütfen sevgililer anneler ve babalar, yarınlarımız dediğimiz çocuklarımıza dokunurken bir şey olur mu kaygısıyla, onlara bir şey hazırlarken mutlu olsun diye hazırladığımız çocuklarımıza, onlar için çalışırken bir şeyleri onlara bırakırız dediğimiz çocuklarımıza daha güçlü bir toplum bırakalım, bütün değerlerine yön verelim, onlarla ilgilenelim, onları kontrol edelim, onlara devamlı kültürlerimizden örnekler verelim ve onları yaşayalım, yaşatalım.
Hatırlayalım; Toplumsal Düzen Kuralları
İnsanlar toplu olarak yaşarlar. Toplum halinde yaşayan insanların, toplum içinde uymaları gereken kurallara “Toplumsal düzen kuralları” denir. Toplum düzenini sağlayan kurallar insanların toplum içerisinde uymaları gereken bir takım emir ya da yasakları kapsarlar. Emir, insanların uyması gereken kuralları; yasak ise, insanların yapmaktan kaçınması gereken halleri gösterir. “Herkese saygılı ol”, “iyi davran” şeklindeki kurallar örnek verilebilir. Yasaklara ise “yalan söyleme”, “suç işleme”, “ahlaksızlık yapma” şeklindeki kurallar örnek verilebilir.
Bireyler yapmaları gerekenleri yapmamaları ve yapmamaları gerekenleri de yapmaları halinde yaptırım denilen toplumsal tepkilerle karşılaşırlar. Toplum düzenini sağlayan kurallara uygun davranılmasında yaptırımın büyük bir rolü vardır. İnsanların, manevi yaptırımı olan din, ahlak, görgü kurallarına uymaları tamamen vicdani sorumluluklarına bırakılmıştır. Toplum düzenini sağlayan kurallar; din kuralları, ahlâk kuralları, görgü kuralları ve hukuk kurallarıdır. Bu kuralların hepsinin kendine özgü yaptırımları mevcuttur.
Hatırlayalım; Ahlak kuralları
Ahlak, “iyi” ve “kötü” kavramlarına bağlı olarak geliştirilen bir kurallar sistemidir. Ahlak kuralları, insanların eylemlerini bu değer yargılarıyla belirler. İnsanlar, ahlak kurallarına göre davranışta bulunurlar. Ahlak, iyi ve kötü yargılarıyla insan davranışlarının değerlendirilmesinde ve koyduğu kurallarla bu davranışların belirlenmesinde etkilidir. Örneğin, yaşlı insanlara yardım etmek toplum tarafından olumlu bir davranış olarak nitelendirilir.
Bu bir ahlak kuralıdır. Bu kurala uygun davranışlar “iyi”, uygun olmayan davranışlar “kötü” diye değerlendirilir. Kötü davranan kişiler toplum tarafından ayıplanabilir. Ayrıca kendileri de vicdanen rahatsız olabilirler. Örneğin, oyun oynarken çocukların oyun kurallarına uyması da bir ahlak kuralıdır. Bu kurala uyulmadığı takdirde bu durum hoş karşılanmayabilir.
Ahlak kuralları, toplumsal yaşamda insanların birbirleriyle ilişkilerini düzenleyen kuralların önemli bir bölümünü oluşturur. Başkasının hakkına saygı göstermek, güçsüzlere ve yoksullara yardım etmek gibi davranışlar iyi ve ahlaki davranış örnekleridir. Yalan söylemek, diğer insanları küçümsemek, başkalarının yaptığı ısı kendisi yapmış gibi göstermek ise kötü davranış örnekleri olarak verilebilir.
Kişinin, kendisini başkalarının yerine koyarak davranması, yani empati yapması, ölçülü olması ve doğru olanı yapmaya çalışması ahlakın özünü oluşturur. Ahlaklı olmak isteyen her birey, kendisine yapılmasını istemediği bir davranışı başkalarına yapmamalıdır. Her insan toplumsal yaşamı düzenleyen ahlak kurallarına uyma sorumluluğunu üstlenmelidir. Ancak böylece toplumsal yaşam huzurlu bir ortamda sürdürülebilir.
Sevgili anne ve babalar, çocuklarımıza sahip çıkalım. Kendi egolarımızı biraz da olsa kontrol altına alalım. Değerlerimize sahip çıkalım ki var oldukça yaşayabilelim. Unutmayalım, Hayat kısa yarın çok geç kalabiliriz.