Sevgili Anne Babalar, kıymetli okuyucularım,
Toplumsal ortak değerlerimizin yaşayıp ve yaşatılması için her adım hatırlamaya ve hatırlatmaya devam ediyorum. Sizler de bunu görev bilerek geleceğimizin umudu çocuklarımıza hatırlatma yolunda adımlar atmanız gerektiğinin bilince de olmanızı dilerim.
Gözlemlediğimiz, hoşumuza gitmeyen davranış bozukluklarından ailemiz için ders çıkararak kendimizi ve sevdiklerimizi koruma altına almamız gerekiyor. Yaşam mücadelesi içerisinde yerimizi ve rengimizi ortaya koyarak toplumsal kuralları hatırlayıp ve hatırlatarak yolumuza devam etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Toplumun en çok karşılaştığı problemlerden biri de güven meselesi. Kimse kimseye güvenmiyor, değerlerimiz yok oluyor, kültürümüz yok oluyor, insanlık bitti bitiyor, yanında insan ölüyor kimse dönüp bakmıyor. Bana dokunmayın ne olursa olsun düşüncesinin normalleştiği süreçler yaşanmalar başladı. Bu durumda toplumumuz elden gidiyor haberiniz var mı diye de düşünmüyor değilim.
Aile içerisinde arkadan konuşma, yan yana gelince yalancı samimiyetle kurulan bağlar, güven duygusunun bittiği, yalanın ön plana çıktığı, geçiştirmeli yaşamın ortaya konduğu bir dünya düzeni içerisine girdik.
Allah’tan duamdır; az da olsa toplumda kalan iyi insanlarla bizleri buluştursun. Aile içerisindeki güven zayıflığının nedeni Yalan. Çok kolay yalan söyleniyor. Söylediği yalana kendini bile inandıran çift kişilikli hasta ruhlu insanların günümüzde çoğaldığını üzülerek gözlemlemekteyiz. Bu hastalıklı ruh haline sahip kişilerin yetiştirdiği çocuk da o ailenin devamı olarak toplumda kabul görmediği halde yerini alır.
Geçtiğimiz ay, düşüncelerine ve entelektüel birikimine saygı duyduğum bir hocamla sohbet etme şansını yakaladım. Bu keyifli sohbetin arasında kendisine, Biz Olmak kitabımda yer alan, anne babaların çocuklarını daha dikkatli yetiştirmeleri ve çocukların sosyal medya kullanımı konusunda daha dikkatli olmaları gereken bölümden bahsederken konu Yalan’a geldi. ‘Toplumda yalan söylemek sanki moda oldu’, ‘Yalan bedava olduğu için insanlar ağızlarına Allah’ın adını alarak, yemin ederek yalanlar söylemeye başladı’ deyince bana gülümsedi.
Hocam, ‘Yıllar önce Mısır’da eğitim için bulunuyorduk, zaman buldukça dışarı çıkarak ihtiyaçlarımızı alıyorduk. Bir gün bir şeyler almak için pazara gittim. Aradığım şeyi bulduğum tezgâhın başındaki satıcıya ürünün fiyatını sordum. Ben düşünürken Allah’ın adını anarak Allah için inan 5 Paund dedi. Bilirsiniz, biz Müslümanlar Allah’ın adının anıldığı durumlara saygı duyar, onun yüce ismini kullananlara güven duyarız. Çünkü kimsenin küçücük hesaplar için onun kutsal simini kötü niyetine alet etmeyeceğini düşünürüz. Ben de bu düşünce ile ona güvenerek ürünü inanarak aldım. Daha üç beş metre ilerlemiştim ki aynı ürünün başka bir satıcıda 2 Paund olduğunu görünce şok oldu.
O an, bu adamın Allah korkusunun, O’na saygısının olamadığını, aynı zamanda bir ticari ahlakının olmadığını düşündüm. Yemin de bedava olmuş yalan bedava olmuş, biz bu şekilde nere gidiyoruz diye kızdım. Elimden o an gelen şeyi yaptım ve onu Allah’a havale ettim.
Dünya’nın neresinde olursanız olun yalnız ticaretin değil yaşamın kuralları var. İnsan bunlardan ne olursa olsun vazgeçmemeyi başarmalı. Kılığına kıyafetine, sarf ettiği yemine körü körüne inanmak günümüzde kendini kandırmaya eş değer bence. Eğitim için bir arada bulunduğum medresedeki arkadaşlarıma edindiğim bu can sıkıcı tecrübeyi üzülerek anlattım ve dikkatli olmalarını söyledim’ dedi.
Dünyanın neresinde olduğumuz önemi yok, kim olduğumuzun da, hangi anne babadan olduğumuzun da önemi yok, hangi mesleği yaptığımızın da önemi yok. Önemli olan insan olmak, doğru olmak ve bizi iyi bir insan yapan değerlerimize sıkı sıkıya sahip çıkmak.
YALAN NEDİR?
Yalan; gerçeğe uygun olmayan, bilerek yanlış bilgi verme ya da yanıltma amacı taşıyan bir davranıştır. Bir kişi, yalan söyleyerek başkalarını kandırmaya veya yanlış yönlendirmeye çalışır. Yalan, etik ve ahlaki açıdan yanlış kabul edilir ve güvenin zedelenmesine yol açabilir.
Yalan, gerçeğe aykırı bilgi verme ya da durumu çarpıtma anlamına gelir. Gerçeklerin kasıtlı olarak değiştirilmesi yalanın temel özelliğidir. Yalan söyleyen kişi, bilerek ve isteyerek gerçeği saptırır. Bu kasıt, yalanı yanlış bilgilendirme veya hatalı bilgi vermekten ayırır.
Yalan söylemek genellikle bir amaca ulaşmak için yapılır. Bu amaç, bir durumdan kaçınmak, cezadan kurtulmak, birini manipüle etmek veya kişisel çıkar sağlamak olabilir.
Günümüzde Yalan Türleri
Beyaz Yalanlar: Genellikle zararsız kabul edilen, birini üzmemek veya kırmamak için söylenen küçük yalanlardır. Örneğin, birinin kötü bir gün geçirdiğini bilerek ona moral vermek için söylenen pozitif bir şey.
Açık Yalanlar: Bilinçli ve büyük bir gerçeği çarpıtma durumu. Kişinin tamamen yanlış bir bilgi vermesi durumu.
Abartılı Yalanlar: Gerçek durumu abartarak anlatmak. Kişi gerçeği tam olarak söylemese de olayı büyütür veya çarpıtır.
Yalan İnsanı Toplumda Ne Duruma Sokar?
Güvenin Zedelenmesi: Yalan, insanlar arasındaki güveni büyük ölçüde zedeler. Bir kişi yalan söylediğinde, diğer insanlar onun güvenilirliğinden şüphe duymaya başlar.
İlişkilerde Sorunlar: Yalan söylemek, aile, arkadaşlık, iş veya romantik ilişkilerde büyük sorunlara yol açabilir. İlişkilerde güvenin kaybolması, yalanın en büyük zararlarından biridir.
Kendine Zarar Verme: Sürekli yalan söylemek, kişinin kendi benlik saygısını ve ahlaki değerlerini de olumsuz etkileyebilir. Yalan söyleyen kişi, bir süre sonra kendine karşı da dürüst olamamaya başlayabilir.
Toplumsal Düzende Sorunlar: Yalan, toplumsal düzende de sorunlar yaratır. İnsanlar birbirine güvenmedikçe toplumsal ilişkiler zayıflar ve çatışmalar artabilir.
Toplumda Yalanla Başa Çıkma Yolları
Dürüstlük: Dürüst olmak, uzun vadede en sağlıklı ve güvenli yoldur. Gerçekleri söylemek, ilişkileri güçlendirir ve güven ortamı yaratır.
Empati: İnsanlarla empati kurarak, onları anlamaya çalışarak iletişim kurmak, yalan söyleme ihtiyacını azaltır.
Açık İletişim: Sorunlar ve yanlış anlamalar açık bir şekilde ifade edilmelidir. Yanıltmaya gerek kalmadan, sorunlar doğrudan çözülebilir.
Sonuç olarak, yalan kısa vadede kişiyi bir sorundan kurtarabilir gibi görünse de uzun vadede ilişkilerde ve kişisel gelişimde ciddi hasarlara yol açabilir. Dürüstlük ve açıklık, sağlıklı ilişkilerin temelidir.
Yalancının Mumu Yatsıya Kadar Yanar
"Yalancının mumu yatsıya kadar yanar" atasözünün anlamı, ‘Yalan söyleyen bir kişinin yalanının eninde sonunda ortaya çıkacağını ve gerçeğin mutlaka gün yüzüne çıkacağını ifade eder. Bu atasözü, yalan söylemenin geçici bir çözüm olabileceğini ancak uzun vadede sürdürülemez olduğunu’ vurgular.
Yalanın Kısa Süreli Etkisi: Yalan söyleyen kişi, bir süre için insanları yanıltabilir veya durumdan kaçabilir. Ancak, yalanlar kalıcı değildir ve gerçek er ya da geç ortaya çıkar.
Gerçeğin Kaçınılmazlığı: Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, doğrular bir gün mutlaka öğrenilir. Yalanlar zamanla açığa çıkar ve yalancı kişi zor durumda kalır.
Toplumsal Güven ve İtibar: Yalan ortaya çıktığında, kişinin güvenilirliği ve itibarı zedelenir. Bu da toplumsal hayatta büyük sorunlara yol açabilir. İlişkilerde güven kaybolduğunda, geri kazanılması zor olabilir.
Atasözünün Vurguladığı Değerler
Dürüstlük: Dürüst olmak, toplumsal ilişkilerde ve kişisel gelişimde en önemli değerlerden biridir. Atasözü, dürüstlüğün uzun vadede her zaman kazandıracağını ifade eder.
Sorumluluk: Yalan söylemek, sorumluluktan kaçma girişimi olabilir. Ancak bu sorumluluktan kaçışın geçici olduğu ve yalanın ortaya çıktığında daha büyük sorunlara neden olacağı hatırlatılır.
Güvenin Önemi: İnsanlar arasındaki ilişkilerde güven en önemli unsurlardan biridir. Yalanlar, bu güveni sarsar ve güven yeniden inşa edilmesi zor bir temeldir.
Bu atasözü, toplumda dürüstlüğü teşvik eder ve yalancıların kısa vadede kazançlı çıksalar bile sonunda gerçeğin galip geleceğini hatırlatır.
Yalan Hastalık Mıdır?
Yalan Söylemenin Psikolojik Boyutu;
Yalan söyleme, bazen bir alışkanlık ya da bilinçli bir seçim olabilirken, bazı durumlarda psikolojik bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkabilir. Yalan söyleme alışkanlığı, belli bir seviyeye ulaştığında "patolojik yalan" ya da "mitomani" olarak bilinen bir duruma dönüşebilir. Bu durumda, yalan söyleme bir hastalık ya da psikolojik bozukluğun belirtisi olabilir.
Patolojik Yalan (Mitomani): Patolojik yalancılar, yalan söylemeyi kontrol edemedikleri bir davranış olarak sergilerler. Bu kişiler, yalan söylemekten bilinçli olarak keyif almazlar, ancak bunu bir alışkanlık haline getirmiş olabilirler. Yalanlar genellikle gereksiz yere, herhangi bir kazanç sağlamadan ya da bir zarardan kaçınma amacı olmadan söylenir.
Mitomani: Mitomani, kişinin sürekli ve kontrolsüz bir şekilde yalan söyleme eğiliminde olduğu bir psikolojik rahatsızlıktır. Mitomanlar, gerçeği saptırarak kendilerini ya da çevrelerindeki olayları farklı gösterirler ve bu yalanlar zamanla inandırıcı hale gelir.
Narsistik Kişilik Bozukluğu: Narsistik kişilik bozukluğuna sahip bireyler, kendilerini daha önemli ya da üstün göstermek için sık sık yalan söyleyebilirler. Bu kişiler, başkalarını etkilemek ve kendilerine hayranlık uyandırmak amacıyla gerçekleri çarpıtırlar.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu (Sosyopati): Bu bozukluğa sahip kişiler, empati yoksunluğu ve dürtü kontrolü sorunları yaşarlar. Bu nedenle, başkalarını manipüle etmek ve kendi çıkarlarına hizmet etmek için sürekli yalan söyleme eğiliminde olabilirler.
Yalan Söylemenin Hastalık Olup Olmadığını Belirlemek
Bir kişinin yalan söyleme davranışının bir hastalık olup olmadığını anlamak için yalanın sıklığı, amacı ve kişide yarattığı etkiler göz önünde bulundurulmalıdır:
Kontrol Edilemeyen Yalanlar: Kişi, yalan söyleme davranışını kontrol edemiyorsa ve bu alışkanlık günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkiliyorsa, bu durum psikolojik bir bozukluğun belirtisi olabilir.
Zararsız Yalanlar mı, Zarar Veren Yalanlar mı?
Kişi, kendi çıkarı için sürekli başkalarına zarar veren yalanlar söylüyorsa, bu durum psikolojik bir sorunun göstergesi olabilir
Uzman Desteği: Yalan söyleme alışkanlığı, kişinin hayatında büyük bir sorun haline gelmişse, bir psikolog veya psikiyatristten yardım almak gereklidir. Uzmanlar, yalan söyleme alışkanlığının altında yatan psikolojik faktörleri değerlendirebilir ve tedavi yöntemleri önerebilir.
Yalan söyleme her zaman bir hastalık olmayabilir, ancak belirli durumlarda bir psikolojik rahatsızlığın belirtisi olabilir. Eğer yalan söyleme alışkanlığı kişinin hayatını ve ilişkilerini olumsuz etkiliyorsa, bu bir problem haline gelebilir. Patolojik yalan söyleme (mitomani) gibi durumlar psikolojik destek gerektirir ve tedavi edilebilir.
Yalan Bedava
"Yalan bedava" ifadesi, yalan söylemenin kısa vadede hiçbir maliyeti olmadığını düşündüren bir yaklaşımdır. Yani, yalan söyleyen kişi o an için bir bedel ödemese de, bu tür davranışların uzun vadede kişisel, ahlaki ve toplumsal sonuçları ağır olabilir.
Yalanın Gerçek Bedeli
Güven Kaybı: Yalan söylemek, bir kişinin başkalarının gözündeki güvenilirliğini zedeler. Güven kaybolduğunda, ilişkiler zorlaşır ve bir kez kaybolan güveni geri kazanmak çok zordur.
İlişkilerin Zedelenmesi: Aile, arkadaşlık veya iş ilişkilerinde yalan, anlaşmazlıklara ve çatışmalara yol açar. İlişkiler, dürüstlük ve açık iletişim üzerine inşa edilir; bu yüzden yalan, bu temeli sarsar.
Kişisel Ahlaki Çöküntü: Sürekli yalan söylemek, kişinin kendi iç dünyasında da sorunlar yaratır. Yalan söylemek bir alışkanlık haline geldiğinde, kişi zamanla kendi ahlaki değerlerinden uzaklaşabilir.
Toplumsal Sonuçlar: Yalanlar, toplumda güvensizlik yaratır. Bir kişi ya da grup yalan söylediğinde, bu durum daha geniş toplumsal sorunlara yol açabilir.
Stres ve Suçluluk Duygusu: Yalan söylemek, kişide stres ve suçluluk duygusuna neden olabilir. Yalanı sürdürebilmek için daha fazla yalan söyleme ihtiyacı doğabilir, bu da kişiyi sürekli bir baskı altında tutar.
Sevgili Anne Babalar. Sizlere çok büyük görevler düşüyor. Her ne kadar yalan söylemek o an için bir bedel ödemeyi gerektirmiyormuş gibi görünse de, uzun vadede yalanın getirdiği bedeller oldukça ağır olabilir. Çocuklarımızın yanında pembe, küçük, bulutlu, geçiştirmeli olsa da yalan lütfen söylemeyin. Çünkü yalanın küçük veya büyük şekilleri yoktur. Eğer anne veya baba duymasın diyerek bu şekilde söylememiz gerekiyor denildiğinde çocuklarımızı yalana teşvik etmiş oluruz. Onların sorunlu, yalancı olmalarına neden oluruz. Yaramaz, sorunlu, yalancı, tembel, problemli çocuk yoktur, aksine ilgisiz, çocuğunun gelişimini takip etmeyen, ona doğruluk, dürüstlük, insan sevgisi, Dünya’yı paylaştığımız canlılara karşı duyarlı ve merhametli olmayı, kültürel belik ve kimliğini bilmeyen çocuklar yetiştiren bilinçsiz anne babalar vardır.
Biz ebeveynlere çok görevler düşüyor. Sevgili dostlar, tabir yerindeyse zaman çok kötü. Ne demiş atalar; Yalan dörtnala gider, gerçek adım adım yürür fakat gene de vaktinde yetişir…
Yalandan uzak, yalansız, doğru bir yaşam diliyorum.
Sevgiyle.